Mehmet Bey, Bordrum Mavi Dergi'nin linki çalışmıyor o nedenle inceleyemedim. Dikkatimi çeken bir şeyi sorayım hemen.
Bodrum Pazarı kapalı otoparkın üstünde ifadesini kullanmışsınız. Bu acaba bir binanın üzerinde anlamına mı geliyor? Yoksa üst tarafında Anlamına mı geliyor?
Durup duruken nerden çıktı bu diye sormanız gayet doğal. Eğer bir bina üzerinde böyle bir şey yapılıyorsa ekstra yüklerin hesaplanmış olması ve hareketli yüklerin hesaplanmış olması gerekiyor bildiğim kadarı ile. Belki bina otopark için uygun olsa bile üzerindeki ekstra hareketli yükler nedeniyle zarar görüyor olabilir.(illa öyledir demiyorum zira bunu diyebilecek uzmanlığa ve eğitime sahip değilim)
İnsanın mesleği Arama ve Kurtarma olunca ister istemez böyle detaylara takılıyor:)
Evet, derginin linkinde bir hata olmuş, düzelttim.
Bodrum otobüs terminalinin bitişiğindeki kapalı otoparkın (üst taraf değil) üstünde kuruluyor. Pazarın oraya taşınması bir proje kapsamında olduğu için hesaplalamalar da yapılmıştır mutlaka.
Bodrum'un bu guzel otlarini yemek bir ayricaliktir :) Bunu ancak sadece yazin denizden gunesten faydalanmak icin degil, diger mevsimlerde de Bodrum'a gidenler bilir (orada yasayanlar daha iyi bilir tabi :)). Bu otlarla yapilmis borekleri Bodrum Pazari'ndaki Yaliciftlik, Mumcular, Milas, Mazi'dan gelmis yerlisinden satin alip yemek de bambaska bir zevktir... (Yaninda mutlaka tarla domatesi ve karacaotlu peynir ile)
Merhaba, Haklısınız, size aynen katılıyorum. "orada yaşayanlar daha iyi bilir tabi :)" demişsiniz ya, burada yaşayan biri olarak bunu da gayet iyi biliyorum:) Ben sac böreğini sıcakken seviyorum ve yiyorum. Ve bir deee, anamdan başkasının yaptığı sac böreğini yemem desem yeridir, çünkü şimdiye kadar çok nadirdir yediğim. bunun özel bir sebebi yok sanırım tad alışkanlığı. Yanında karacaotlu peynir demişsiniz, ben buna bir ekleme yapayım; karacaotlu çökelek peyniri tabağın bir kenarına konulur, diğer kenarına da bol zeytin yağı konulup, bir kaç parça tuz ve biraz da acı olmayan kırmızı pul biber atılır ve sac böreği buna batırılarak yenilir. (bana göre) ortaya müthiş bir tat çıkıyor ve (yine bana göre) mutlaka denenmeli :)
Etrim'den annemin topladığı otları mecburen set üstü ocakta yaptığımda hiçbir zaman odun ateşindeki gara dığanda pişmiş gibi olmuyor. Herşey yerinde lezzetli anlaşılan. Bu güzel yazı için teşekkürler Mehmet Abi.
Merhaba Hüseyin, Dediğin gibi sanırım herşey yerinde lezzetli :) Dığanı halâ terketmemiş ve kullanıyor olmamız güzel ve önemli... Ben bir ara bu "dığan" konusuna da değineyim :) Selamlar, görüşürüz...
Mehmet Bey, Bordrum Mavi Dergi'nin linki çalışmıyor o nedenle inceleyemedim. Dikkatimi çeken bir şeyi sorayım hemen.
YanıtlaSilBodrum Pazarı kapalı otoparkın üstünde ifadesini kullanmışsınız. Bu acaba bir binanın üzerinde anlamına mı geliyor? Yoksa üst tarafında Anlamına mı geliyor?
Durup duruken nerden çıktı bu diye sormanız gayet doğal. Eğer bir bina üzerinde böyle bir şey yapılıyorsa ekstra yüklerin hesaplanmış olması ve hareketli yüklerin hesaplanmış olması gerekiyor bildiğim kadarı ile. Belki bina otopark için uygun olsa bile üzerindeki ekstra hareketli yükler nedeniyle zarar görüyor olabilir.(illa öyledir demiyorum zira bunu diyebilecek uzmanlığa ve eğitime sahip değilim)
İnsanın mesleği Arama ve Kurtarma olunca ister istemez böyle detaylara takılıyor:)
Evet, derginin linkinde bir hata olmuş, düzelttim.
YanıtlaSilBodrum otobüs terminalinin bitişiğindeki kapalı otoparkın (üst taraf değil) üstünde kuruluyor. Pazarın oraya taşınması bir proje kapsamında olduğu için hesaplalamalar da yapılmıştır mutlaka.
Bodrum'un bu guzel otlarini yemek bir ayricaliktir :) Bunu ancak sadece yazin denizden gunesten faydalanmak icin degil, diger mevsimlerde de Bodrum'a gidenler bilir (orada yasayanlar daha iyi bilir tabi :)). Bu otlarla yapilmis borekleri Bodrum Pazari'ndaki Yaliciftlik, Mumcular, Milas, Mazi'dan gelmis yerlisinden satin alip yemek de bambaska bir zevktir... (Yaninda mutlaka tarla domatesi ve karacaotlu peynir ile)
YanıtlaSilMerhaba,
YanıtlaSilHaklısınız, size aynen katılıyorum. "orada yaşayanlar daha iyi bilir tabi :)" demişsiniz ya, burada yaşayan biri olarak bunu da gayet iyi biliyorum:)
Ben sac böreğini sıcakken seviyorum ve yiyorum. Ve bir deee, anamdan başkasının yaptığı sac böreğini yemem desem yeridir, çünkü şimdiye kadar çok nadirdir yediğim. bunun özel bir sebebi yok sanırım tad alışkanlığı.
Yanında karacaotlu peynir demişsiniz, ben buna bir ekleme yapayım; karacaotlu çökelek peyniri tabağın bir kenarına konulur, diğer kenarına da bol zeytin yağı konulup, bir kaç parça tuz ve biraz da acı olmayan kırmızı pul biber atılır ve sac böreği buna batırılarak yenilir. (bana göre) ortaya müthiş bir tat çıkıyor ve (yine bana göre) mutlaka denenmeli :)
Etrim'den annemin topladığı otları mecburen set üstü ocakta yaptığımda hiçbir zaman odun ateşindeki gara dığanda pişmiş gibi olmuyor. Herşey yerinde lezzetli anlaşılan. Bu güzel yazı için teşekkürler Mehmet Abi.
YanıtlaSilMerhaba Hüseyin,
YanıtlaSilDediğin gibi sanırım herşey yerinde lezzetli :) Dığanı halâ terketmemiş ve kullanıyor olmamız güzel ve önemli... Ben bir ara bu "dığan" konusuna da değineyim :)
Selamlar, görüşürüz...