29 Mayıs 2009 Cuma

Prof.Dr. Ahmet CANBAŞ Hocanın Ziyareti



Bodrum Ticaret Odası, Bodrum mandalinasından Bodrum gazozu yaptı ve bunda da gayet başarılı oldu. Odanın bu konudaki bir başka girişimi de Bodrum mandalinası şarabı idi. Bu konudaki çalışmayı da Çukurova Ün. Ziraat Fak. Gıda Mühendisliği yapmıştı.

Bugün sabah Bodrum-Ortakent'ten yayınlanan Bodrum Mandalinası konulu Bu Toprağın Sesi programının konuklarından biri de Çukurova Ün. Ziraat Fak. Gıda Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof.Dr. Ahmet CANBAŞ hocaydı. Program bittikten hemen sonra telefonum çaldı ve Ahmet hocanın beni ziyaret etmek üzere yola çıktığını söylediler. Programda izleyince ben de kendisiyle tanışmak istemiştim, ziyareti çok da isabet oldu.

Meyve şarapları ve narenciye şarabı, Bölümün ve kendisinin şarapla ilgili çalışmaları, soğuk fermentasyon, yurtdışı gezilerinden izlenimleri, (benim merakım üzerine) İspanya'daki yaptığı şarap tadımı jüri üyeliği ve sistemin nasıl olduğu, malolaktik fermentasyon, kükürt kullanımı, üzümlerin hasat zamanının önemi, şarapçılığın Türkiye'deki durumu, benim neler yaptığım gibi daha bir çok konuda, Ahmet CANBAŞ hocayla çok keyifli bir sohbet yaptık ve zamanın nasıl geçtiği de anlaşılmadı. Tabi ki şarap da tattık. Tattığımız 2008 'in genç şaraplarının renklerinin olması gerekenden biraz açık olduğunu, biraz da asit algılandığını (ki ben her iki durumun da farkındaydım), burun ve damakta iyi olduğunu söyledi.
.
.

28 Mayıs 2009 Perşembe

"Bu Toprağın Sesi" Yayını Kamera Arkası :)













.
Saat 06:30 'da yayın ekibi geldi ve hareket başladı. Bir yandan çaylar içiliyor, bir yandan kameralar hazırlanıyor, bir yandan yayına katılacaklara hafiften bir makyaj yapılıyordu. Çok güzel bir hareketlilik vardı etrafta. Sonra yayın başladı. İlk başlarda biraz heyecanlıydım. Aslında konuşacaklarımız nerdeyse hergün saatlerce konuştuğum şeyler ama canlı yayın olunca insan ister istemez geriliyor biraz. İlk beş dakikadan sonra heyecan gitti. Bunda, sunucumuz Umut Özdil'in de çok büyük rolü vardı. Uzun gibi görünen süre de çabucak geçiverdi. Yayından sonra bütün yayın araçları toplandı ve ertesi günkü yayın yerine gittiler hemen. Öğleye doğru etrafta hiç kimse kalmadı. Sadece kuş sesleri duyuluyordu. Sabah da erken kalktığımdan mıdır bilmem, sanki rüyamda yaşamışım gibi geldi bana. İzleyenler söylüyorlar, güzel bir yayın olmuş. Çok güzel de bir tecrübe, bir anı oldu. Vee yayın ekibinden tanıştığımız yeni dostlarımız oldu...
.
.

26 Mayıs 2009 Salı

"Bu Toprağın Sesi" Programının GAROVA'dan Yayın Günü, 28 Mayıs Perşembe Saat 08:00 - 09:15 Saatleri Arası

TRT Gap'ta (sabah 06'dan 13:00'a kadar TRT Gap, saat 13:00'dan sonra TRT 3) hafta içi hergün saat 08:00 - 09:15 arasında canlı olarak yayınlanan "Bu Toprağın Sesi" programı, 28 Mayıs Perşembe saat 08:00 - 09:15 saatleri arasında canlı olarak bizim bağlarımızdan yayınlanacak.
.
.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Asma Çiçekleri ve Meteorolojik Faktörler



Asmalarda salkımlar oluştukran sonra, salkımlar üzerinde tomurcuklar oluştu. Daha sonra bu tomurcuklar çiçek açtı ve şimdi yavaş yavaş taneler oluşmaya başlayacak, hatta bazı salkımlarda oluşmuş bile.

Her ürünün yetiştiriciliğinde olduğu gibi, bağcılıkta da meteorolojik faktörlerin normal seyretmesi arzu edilir. Ancak çiçeklenme dönemi biraz daha hassastır. Bu dönemde aşırı sıcak, şiddetli rüzgar ve yağmurun verim üzerinde olumsuz etkisi olabilir. Geçtiğimiz hafta içerisindeki iki günün (Salı ve Çarşamba) akşamüzerlerinde yağmur yağdı. Özellikle Çarşamba gün yağan yağmur şimşekli, gök gürültülü ve biraz da şiddetliydi. Ama biz dolu yağmasından çok korktuk. Nitekim Manisa'da, İzmir'de, Milas'ta bazı yerlere yağmış ve zararlı olmuş. Ve hatta çok yakınımızdaki Çamlık köyüne de yağmış. Eğer burada da yağsaydı, asmaların (ve salkımların) hali nice olurdu bil(e)mem artık. Tarım, doğa şartlarının etkisine bu denli açık işte...
.
.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

"Bu Toprağın Sesi" Programı GAROVA'dan Canlı Yayınlanacak



TRT Gap'ta (sabah 06'dan 13:00'a kadar TRT Gap, saat 13:00'dan sonra TRT 3) hafta içi hergün saat 08:00 - 09:15 arasında canlı olarak yayınlanan "Bu Toprağın Sesi" programı, Mayıs ayının son haftasında (kesin tarihi henüz belli olmamakla birlikte muhtemelen 28 veya 29'u olacak) yayınlarından birini canlı olarak bizim bağlarımızdan gerçekleştirecek.



Geçen hafta içerisinde Bodrum Tarım İlçe Müdürlüğünden ve program ekibinden arkadaşlar ziyaret ve bir ön incelemede bulundular.
.
.

12 Mayıs 2009 Salı

Değirmen Taşları ve Ev Değirmeni

Dışarıdan gelen sesi duyunca, gidip şu değirmenin fotoğrafını çekeyim dedim. Bu değirmen çoğu eski evde vardır. Evlenmiş yeni ev kurmuş gençlerin evinde bulunmaz. Onların böyle şeylerle işi olmuyor artık. Efendiiiim, bu değirmenle ne yapılır; Bulgur çekilir, bir bakla yemeği olan "fava"nın ana malzemesi olan baklanın kabuğunun çıkarılmasında ve tarhanalık buğday çekilmesinde kullanılır. Bugünkü kullanım amacı da civcivlere yem hazırlamak. Tavuklar arpa ve buğday tanelerini bütün olarak yiyebiliyorlar ama civcivler yiyemiyorlar. Onlar için buğday tanelerinin boyutunu biraz küçültmek gerek :)



Değirmen ortası delik üstüste konulmuş iki taştan oluşuyor. Taşlar mil vazifesi gören ortadaki ahşap kazık etrafında dönüyorlar. Bir yandan öğütülecek malzeme taşların ortasındaki delikten konulurken bir yandan da taş döndürülüyor.



Üst taşın üzerindeki kenara yakın yerdeki çukurluğun içine konulan uzun bir değneğin diğer ucu tavandaki bir tahtaya açılmış olan deliğe geçiriliyor.



Bu değneğin taşa yakın olan kısmından tutulup dairesel hareketler yapılarak taş kolaylıkla döndürülüyor. Taşların daha ince kırması (öğütmesi) için zaman zaman bilenmeleri gerekiyor.
.

Börülce Ekimi



Tohumluk olarak ayrılmış börülceler yarım saat kadar suyun içinde ıslandılar. Böyle olunca daha kolay ve çabuk çıktıklarını (yani çimlendiklerini) söyledi babam :)



Sonra da serpme usulüyle tohumları ekti. Ardından da tırmık çekilerek toprağa karıştırıldı tohumlar. Bu biraz da işin kolayına kaçmak tabi. Az miktarda börülce yetiştirilecekse eğer, tohum yatağı düzlenir sonra da tohumlar elle 3-5 cm derinliğe gömülürse daha iyi olur. Geniş alanda yapılacak yetiştiricilikte ise mibzer (ekim makinası) kullanılması en uygun yöntemdir.
.
.

9 Mayıs 2009 Cumartesi

Asmanın Sülükleri



Asma sarılıcı bir bitkidir. Bir destek sistemine ihtiyaç duyarlar ve ona tutunurlar. Bu destek sistemi, modern telli sistem kullanılıyorsa, direklere çekilmiş olan tellerdir. En doğal haliyle eskiden olduğu gibi ağaçlar olabilir veya çardak sistemi de olabilir. Asmaların tutunmalarını sağlayan organlarına "sülük" denir. Bazı yerlerde "bıyık" da deniliyor. Yukarıdaki fotoğrafta sülükleri vasıtasıyla tele tutunmuş olan bir asma dalı görülüyor.



Yeni açmış taze bir asma yaprağı.
.
.

8 Mayıs 2009 Cuma

Yeşil Budama ve Asmalar (2)



Bağda yeşil budama zamanı. Benim de elim değsin dedim :)



İkinci tele ulaşan filizler eğer sülükleri vasıtasıyla tele tutunamamışlarsa, bu filizler tele bağlanıyorlar. Her asmadaki salkımlar tek tek sayılarak asmanın durumuna göre uygun sayıda salkım kalacak şekilde salkım seyreltmesi yapılıyor. İlk çıkan yaşlı yapraklardan bazıları koparılıp atılıyor ve fazlalık filiz varsa, onlar da çıkarılıyor.



İlk filizler çıkmaya başladığından itibaren zaman zaman fotoğraflarını çektiğim asma bu. Artık fotoğraf karesinin dışına taşıyor...



Filizler ikinci tel hizasının üzerine çıktılar. Filizlerin uçlarının koparılma zamanı da yaklaşıyor.



Bu da yeşil budaması yapılmış bir asma.
.
.

6 Mayıs 2009 Çarşamba

Antep Fıstığı Aşısı


Geçen yıl yapılmış, tutmuş ve filizlenmiş antep fıstığı aşılarından bir tanesi.

Bugün de antep fıstığı aşısı yapıldı. Antep fıstığı aşısı melengeç üzerine yapılıyor. Bizim buralarda melengece "mineç" denilir. Üzüm salkımına benzeyen bir dalları üzerindeki meyvelerine de "çetimek" denilir. Yumuşak olanları yenilir. Çetimek ilk önce yeşil renkte olur, sonra yavaş yavaş kırmızımtırak bir renk alır ve en son gök renk alır ve olgunlaşır. Sağolsunlar kuşların taşıdığı çetimeklerden çıkmış bir çok melengeç var tarla kenarlarında. Bize de onlara antep fıstığı aşılamak düşüyor...



Antep fıstığı ağacından aşı kalemi alınıyor ve üzerinden henüz uyanmayan gözler olan kabuk yukarıdaki gibi kesilip kaldırılarak alınıyor.



Melengeç (mineç) gövdesi üzerinde "T" şeklinde yapılan bir çizik yapılarak, kabuklar yukarıda görüldüğü şekilde kaldırılır.



Aşı kaleminden alınan kabuk anaç üzerine yerleştirilir.



Anaca yerleşitirilen kabuk üzerindeki göz açıkta kalacak şekilde diğer kısımlar sıkıca sarılır ve aşı tamamlanır.
.
.

3 Mayıs 2009 Pazar

Milas Halısı



Dedim ki; "ne zaman vakit bulup da dokuyacaksın bu halıyı, boş ver, boşuna çözme, bi de bu sıkıntı olmasın arada..." Ama yine de çözüldü bu halı. küçük bir halı olacak bu. Ara ara dokunuyor ve sanırım bitebilecek :)

Görüldüğü üzere halı tezgahı böyle bişey işte. Eskiden ağaçtan olurdu ve adı ise "ıstar" idi. Zamanla onlar da demirden yapılmaya başlandılar, adı da "halı tezgahı" na dönüştü.

Eskiden buralarda kızlara verilecek çeyizlerin içinde halı çok önemli bir yer tutardı. Halı ne kadar çoksa, çeyiz de o kadar ağır demekti. Artık eskisi kadar halı dokunmuyor. Dokunmuyor çünkü astarı yüzünden pahalı. El emeği göz nuru dökülen halı satıldığında, malzemesinin parası çıkarılıp, geriye kalan para dokunduğu gün sayısına bölündüğünde, ortaya o kadar komik bir rakam çıkıyor ki, haliyle insanın da içinden halı dokumak gelmiyor.

Neden olay bu noktaya geldi buna iyi bakmak lazım. Bu saatten sonra durum düzeltilebilir mi, o da başka bir soru tabi. Bundan 20-25 yıl kadar önce Bodrum'da turizmin kendini hissettirmeye başladığı yıllarda, buralardaki halı tüccarları, tabiri caizse petrol şeyhleri gibiydiler :) Halı işi çok popülerdi. Ama bu popülerlik denetimsiz ve başı bozuk bir düzeni de yanında getirdi, vs. vs.
Daha fazla uzatmayayım, zaten bunu irdelemek de, düzeltmek de bana düşmez sanırım... Milas halısı hakkında daha geniş bilgi için tıklayınız.

Bu arada son bişey; Adı her ne kadar Milas halısı olarak geçse de, Bodrum'un beldesi olan Karaova (Mumcular) bu halının merkezidir.
.
.