31 Mayıs 2011 Salı

Mustafa Vuran ve Yeni Asmalar



Bugün yeni aşılanmış asmaların ilk sıra telleri çekildi. Teller çekilirken Mustafa (yeğen) ile biz de oradaydık. Mustafa internette arama yapınca kendi fotoğrafı çıkmıyormuş. Çıksın diye Mustafa'nın isteğine uygun, Mustafa fotoğraflı yazdık bu yazıyı. İki de bir sorup duruyordu bana, fotoğrafını görmese yine kızacak(tı) :)



Yeni aşıların çoğu tel yüksekliğine kadar boylandılar. Havaların ısınmasıyla birlikte daha hızlı büyüyorlar. Rüzgarın kırmaması için ve yan kolların düzgün bir şekilde oluşması için geç kalmadan tele bağlanmaları gerek.



Yaklaşık 2 ay önce aşılanmış olan bir asma. Görüldüğü üzere bir çok sürgün çıkmış. Bu sürgünlerden en düzgün ve en güçlü olan bırakılarak diğerleri kesilip atılacak. Bırakılan ve ilk sıra tele bağlanan bu sürgün ana gövdeyi oluşturacak. Bu işlemin bir an önce yapılması gerekiyor bu asmada. Çünkü, kesilip atılacak olan sürgünler boşuna besin harcıyorlar. Tek bir sürgün kaldığında bütün besin maddesi o sürgünün gelişmesine yönlenecek...

26 Mayıs 2011 Perşembe

Bağ Direklerinin Dikilmesi

Modern bağcılıkta, asmanın büyümesi ve gelişmesinin kontrol edilmesi esastır ve bunu sağlamak için, değişik destek malzemelerinden de faydalanılarak asmalara uygun şekiller verilmektedir. Bağcılıkta "Terbiye Sistemi" veya "Terbiye Şekli" denildiğinde; Omcalara verilen şekil ile bu şekli oluşturan organların üzerine yerleştirildiği destek sisteminin kombinasyonu anlaşılmaktadır.



Bu asmalarda da daha öncekilerde olduğu gibi "Kordon Terbiye Sistemi" uygulunacak ve destek sisteminde direkler ve teller kullanılacak. Direkler, beton, ahşap veya metal olabilir. Biz 25 yıl önce beton direkle başladık, beton direkle de devam ediyoruz. Direkler Erdal üretimidir :)



Yeni bir bağ değil, mevcut bağa küçük bir ilave. Geçen yıl Mart ayında anaçlar dikildi. Geçtiğimiz Mart ayında aşı yapıldı. Direkler dikiliyor. Ardından ilk sıra teli çekilecek ve asmalar tele alınacaklar. Bağ tesisinde bu aşamaya kadar yapılanlar için tıklayınız

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Roland Garros 2011 - Alkışlar Marsel İlhan'a



Maçı ATP web sayfasından takip ettim. Görüntülü değildi ama, anı anına puanları görüyordum. Misafirlerimi uğurladıktan sonra ancak izlemeye başlayabildim ve maçın final seti, yani 5. seti oynanacaktı. Nefesimi tutarak izledim. Her puanda "Hadi Marsel, hadi Marsel..." diyordum. Müthiş bir heyecandı. Bir de maçı izleyebilsek, hele bir de kazanabilsek daha da müthiş olurdu. Ama maalesef final setini 13-11 kaybettik ve tabi maçı da...



Eğer 30 numaralı seri başı Guillermo Garcia Lopez'i yenip bu turu geçseydi hem bir sürprize imza atmış olacaktı, hem de 3. turdaki rakibini daha kolay geçebileceğini düşünüyordum. 3. turdaki rakibi 1. turda 6 numaralı seri başı Tomas Berdych'i destansı bir maçtan sonra yenen dünya 140 numarası Stephane Robert ya da 49 numara Fabio Fognini olacaktı. Ben Stephane Robert olmasını istiyordum, çünkü bir daha öyle oynayamayacağını düşünüyordum. Nitekim oynayamamış da ve Fognini'den sadece 3 oyun alabilmiş ve üç sette yenilmiş. Çeyrek finalde Djokovic'e kadar uygun bir kura vardı bana kalırsa... Ama neyse, olmadı. Teşekkürler Marsel, sen böyle oynamaya devam et...

Eurosport - Tenis - Alkışlar Marsel'e

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Kanatlarının Altına Almak



Kanatlarının altına almak... Tam da böyle bişey olsa gerek... Sıcak, rahat, huzurlu, güvenli...

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Bağın Minik Misafiri

Geçen yıl bağda minik yavru bir tavşan görmüştük. Hatta, onu yakalayıp getirmiş ve besleyip büyütmek istemiştik. Ama birgün boyunca hiçbişey yememişti ve yakaladığımız yere götürüp doğaya bırakmıştık. Zarar vermesinler diye de köpekleri bağlamıştık.



Bağın bu yılki konuğu bir kuş. Her yer kuş dolu, dolu olmasına da bu minik kuş asma yaprakları arasına yuva yapmış. Oraya yumurtlamış ve yumurtalar üzerine kuluçkaya yatmış. Bağda çalışırken Erdal görmüş. Fotoğraflarını da o çekti. Onu rahatsız etmemeye çalışıyoruz. Aslında ne kadar garip, üzümler olgunlaştığında kuşlar yemek için gelecekler, biz çok kızacağız ve kovalamak için uğraşacağız. Şimdi ise, asma dalları arasına yuva yapmış bu kuş güven içinde yavrularını çıkarsın diye bekliyoruz...



Biz, çok küçük yapılı bir kuş olan bu kuşun bu kadar büyük yumurtaları nasıl yumurtlayabildiğine şaşırdık :) Bir de, çok müthiş bir yuva yapmış. Bakın, kocaman bir kuş tüyü bile getirmiş yuvasına. Bunun yanında kumruların yuvasını görseniz şaşırırsınız. Ağaç dalı üzerine üç beş ince çalı çırpıdan derme çatma bir yuva yapar. Nasıl olur da yumurtalar oradan düşmez, nasıl olur da ufak bir sallantıda dağılmaz, o da ayrı bir konu. Bu kuşun yuvası ise hakikaten müthiş. Küçücük kuş bunu nasıl yapmışsa yapmış işte...

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Trakya İlkerenler Çiçek Açıyor



Trakya İlkeren üzümü, Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enst. tarafından, Perlette çekirdeksiz üzüm ve Alphonse Lavalle üzümünün melezlenmesinden elde edilen ve son yıllarda epeyce popüler olmuş olan çok erkenci bir çeşit. Bizim bağda bir miktar mevcut ve onlar da çiçek açmaya başladılar...

8 Mayıs 2011 Pazar

Prof Dr. Ertan Anlı, Umut Ülkümen ve Ahmet Berk'in Ziyareti



Umut beyi bir kaç yıldır gıyaben tanıyor olmama rağmen yüz yüze tanışmak bugüne kısmetmiş. Hem de Ertan hocayla beraber. Ertan hocanın Umut beyin arkadaşı olduğunu ve zaman zaman onu ve bağını ziyarete geldiğini daha önceden duymuştum. Ertan hocayla tanışmayı ben de istiyordum. Onun için bu ziyaret çok iyi oldu...

Umut beyin, Mumcular yakınındaki Bahçeyaka köyündeki bağı, içinde meteoroloji istasyonu da olan çok düzgün tesis edilmiş bir bağ. Bağdaki Shiraz, Cabernet Sauvignon, Merlot ve Petit Verdo üzümlerinin kaliteli ve farklı klonlara ait fideleri Fransa'dan getirilmiş. Benim de zaman zaman ziyaret ettiğim bir bağ.

Prof Dr. Ertan Anlı hoca, Ankara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi. Uzmanlık alanı da "Şarap Teknolojisi ve Kimyası - Alkollü İçkiler Teknolojisi ve Kimyası" Böyle olunca ben de sınava giren bir öğrenci gibiydim :)

Bol bol şarap tattık ve sohbet ettik. Şaraplar(ım) Ertan hocadan geçer not aldılar. Ben de haliyle çok mutlu oldum tabi. Umut bey de bana "bu gece rahat uyursun" dedi. Uyumaz mıyım hiç Umut bey, hem de nasıl...

Ahmet Berk bey Mimar. Şair ve ressam İlhan Berk 'in oğlu olduğunu ise sonradan öğrendim. Benim kazadan önce, sanırım 1998 yılıydı, iş yerim Tarım İlçe Müdürlüğüne giderken Kumbahçe sahilinde karşılaşmıştık bir gün, çarşıya yürüyordu. Tanışmıyorduk ama ben onu tanıyordum. Birden durdum ve "merhaba efendim, nasılsınız?" dedim. Birden bire olunca hafiften bir şaşkınlık ve güzel bir tebessümle yanıtlamıştı beni. Bu vesileyle, 2008 yılında kaybettiğimiz üstadı saygıyla anıyorum...