26 Aralık 2010 Pazar

Garova'da Kalabalık Bir Pazar Günü



Bugün oldukça yoğun geçen günlerden birisiydi. Öğleyin saat 11:30 civarlarında Çiftlikköy'den Gülnar ve Nihan hanım geldiler. Bugün geleceklerini dün haber vermişlerdi. Fazla vakitleri yoktu ama yine de güzel bir sohbet için ve konuşacaklarımız için yeterliydi... Onları uğurladıktan az bir süre sonra yine Çiftlikköy'den İsmail bey ve Ersin Kaptan geldiler. Onlarla sohbet ederken Aksona Mehmet'in kulaklarını çınlatmıştık, şu işe bakın ki, onların gitmeye hazırlandıkları sırada Aksona Mehmet ile yeğeni geldiler. Onlar da Çiftlikköy'den :) Onların hemen ardından, haftasonu için İzmir'den Bodrum'a gelmiş olan Nail abim ve arkadaşı Sevda hanım geldiler. Yine tam o sıralarda bir araba daha geldi ki, onlar durmadılar.

Aksona, Kale Dağından bizim buranın fotoğrafını çekmiş, onları getirdi bana. Daha sonra bir gün gelecek, sünger fotoğrafları getirecek, İtalya gezisi fotoğraflarını getirecek, geniş geniş onların sohbetini yapacağız. Bu arada Aksona'nın web sitesi de yenilenmiş ve daha güzel olmuş. İleriki günlerde içeriğin daha da zenginleşeceğini, Sünger ve Süngercilik konusunda önemli bir kaynak olacağını söyledi.

24 Aralık 2010 Cuma

İncir Ağaçlarında Budama

İncir ağacı her yıl tepe gözünün sürmesiyle toprak koşullarına da bağlı olarak, kısa veya uzun yıllık sürgünler meydana getirir. Bir yaşlı dallar üzerindeki yan gözler ya hiç sürmez ya da çok azı sürer. Doğal büyümesine bırakıldığında ana dallar devamlı uzunlamasına büyürler ve ağacın alt kısımları çıplak kalır. Kuvvetli gelişmeksizin devamlı uzayan ana dallar, sonunda ürün yükü ve yaprak ağırlığını taşıyamayarak sarkarlar. Bu şekilde uzayıp sarkma sonucu ağaç tacının ortası açılır, güneşle karşı karşıya kalır ve güneş yakmaları ortaya çıkar. Ayrıca dalların sarkması toprak işlemesini de güçleştirir. Bu şekilde kendi doğal gelişmelerine bırakılan, budanmayan ağaçlar zayıf düşer ve erken yaşlanırlar. Ürün miktarı ve kalitesi de düşer.



Şekil Budaması : Fidanlarda şekil budamasıyla istenilen yükseklikte, düzgün, dalları orta sıklıkta, düz, kuvvetli ve birbiriyle dengeli gelişmiş, çok sayıda ürün verebilecek sürgünlere sahip tacı olan bir ağaç yetiştirmek amaçlanır. Kuvvetli büyüyen ağaçlar hafif, normal büyüyenler orta, zayıf büyüyenler kuvvetli budanırlar.
Normal olarak fidanlar zeminden en çok 1 metre yükseklikten budanırlar. Bu yükseklik 60 cm. ye kadar indirilebilir. İlk ana dalları oluşturmak amacıyla seçilen yükseklikten ve uygun 3-4 göz üzerinden budanan genç ağaçta yaz mevsiminde budamalar yapılır. Ana dalların gelişmesini teşvik etmek üzere toprak yüzeyinden ve gövdeden çıkmış olan asalak sürgünler çıkarılmalıdır. İlk kış budamasında 3-4 iskelet ana dal seçilir. Bu ana dallar ağaç gövdesi çevresine eşit olarak dağıtılmalıdır. Aralarında 10-15 cm. mesafe bırakılmalıdır. Seçilen 3-4 ana dal 30-50 cm. mesafeden budanır. İkinci kış mevsiminde yapılacak budama her bir ana dalın ucuna yakın olarak çıkan iyi gelişmiş yan dallardan 2 veya 3 tanesinin seçiminden ibarettir. Ağaç yukarıya veya dışa doğru büyüyerek, bir vazo şeklini alacak biçimde terbiye edilmiş olmalıdır.
.
Ürün Budaması : Ürün budaması verim çağındaki ağaçların şekillerini korumak ve ağacı fizyolojik dengede tutmak amacıyla yapılan seyreltme ve kısaltma budamalarından oluşur. Seyreltme budamasında, budanacak dallar ve sürgünler dibinden kesilir. Sıklaşmış dal ve sürgünler, çatal ve çapraz dallar, birbiri üstüne binmiş dallar kesilir.

.
Gençleştirme Budaması : İlgisiz ve bakımsız kalan incir ağaçlarında gövdelerde çürümeler meydana gelir, dallar gelişigüzel uzar ve sarkar, çürüyen gövdeler hastalık ve zararlı yuvası haline gelir. Böyle ağaçlarda ürün miktarı ve kalitesi düşer. Bu durumdaki ağaçlarda sert budamalar yapılır. Buna kabaklama budaması da denir. Ağacın dallarının nerdeyse tamamına yakını kesilir. Ama bunun da bir usul erkanı vardır :)
.


En Önemli Not : Budama ağaçlar yapraklarını döktükten sonra (Aralık-Ocak-Şubat) yapılır.
Diğer Önemli Not : ) Yukarıda bahsedilen budamanın detaylarına Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsünün web sitesinden ulaşabilirsiniz. Eğer; Okuduklarınız size karmaşık gelirse, takmayın kafanıza. Genel olarak budama konusunda biraz bilginiz varsa, işte şekil şemal bu :)
.
Bahçenin yeşil döneminin fotoğrafları için tıklayınız.


14 Aralık 2010 Salı

Sonbaharda Asma Yaprakları



Kırmızı bu yaprağa çok yakışmış. Hande Yener'in şarkısındaki gibi;
"belki birazcık bozuldun, ruhun belki can çekişiyor
belki biraz da kızardın ama sana kırmızı çok yakışıyor"

Asmaların ruhuna bişey olduğu yok da, yapraklarının birazcık bozulduğu, renk pigmentlerinin can çekiştiği doğru :)


.
İşte, bir güzel yaprak grubu daha. Ama geçtiğimiz haftasonundaki soğuk, yağmur ve lodos onların da bir çoğunu yerlerinden etmiş omalı...
.
.
8 ay önce minnacık bir yaprak olarak doğdu. Büyüdü, gelişti. Onca yağmur, rüzgar, güneş gördü. Yapısındaki yeşil renkli klorofil pigmentleriyle asmanın fotosentezindeki görevini yerine getirdi. Bize güzel üzümler verdi ve şimdi de gidiyor. Toprağa düşecek ve gübre olacak...
.


Sonbaharda bağdaki renk cümbüşü çok güzel oluyor. Ama her yıl olmuyor. Bazı yıllar sonbaharda soğuklar erken geliyor ve yapraklar erkenden dökülüyor. Bu yıl ise havalar çok güzel gitti, yapraklar asmalar üzerinde daha uzun kaldılar ve sararıp kızardılar. Yukarıdaki fotoğraf 10 gün kadar önce çekilmişti. Bağın sadece bir bölümündeki asmalar böyleydiler. Diğer bölümlerdeki asmaların yaprakları dökülmüştü. Yaprakların erken dökülüp dökülmemesinde asmanın yaşı, üzümün çeşidi, toprağın yapısı gibi faktörlerin de etkisi oluyor.

8 Aralık 2010 Çarşamba

İşmen Bağlarını Ziyaret



Öğleden önce kahvaltı sıralarında Haluk (İşmen) abi aradı. Az bir süre cep telefonundan konuştuktan sonra, "ev telefonundan konuşalım" dedi. Zaten bunu hep söyler. Türk Telekoma ya da Cem Yılmaz'lı reklamlarına hayranlığından değil tabi. Cep telefonunun muhtemel zararlarına maruz kalmamamız için. Ve tabi haklı da :) Epeyce konuştuk... Bugün öğleden sonra bir projenin ön çalışması için Tarım İlçe Müdürü ve Ziraat Bankası Müdürünün geleceğini söyledi, beni de davet etti. Geri kalanını da gelince konuşuruz, biraz muhabbet ederiz dedi. Eh, öyle de oldu... Hava da muthiş güzeldi.

7 Aralık 2010 Salı

Volkan Tunaşat Hocanın Ziyareti



Tenis hocası ve aynı zamanda basketbol antrenörü olan Volkan hocamla bu yazın başında Rıdvan abilerle geldiklerinde tanışmıştık. Rıdvan ve Haluk abinin arkadaşı olan Volkan hocam artık emekli ve taze bir Karaovalı. Tam Karaova'da sayılmaz ama olsun :)

Volkan hocam, yaz başında geldiği günden beri burayı ve burda içtiği şarabı anlatıyormuş :) ve epey bir zamandır da buraya gelmek istiyorlarmış. Bana bir de hediye (The World Atlas Of Wine) almışlar. (Bu güzel kitap için tekrar teşekkürler Volkan hocam.) Rıdvan abiyle geleceklermiş ama Rıdvan abi de bir kaç aylığına İstanbul'da. Bugün, hocam, eşi Zeynep hanım ve arkadaşları Bige hanım geldiler. Biz de kendi atlasımızda dolaştık, biraz şarap içtik ama bol bol sohbet ettik...

4 Aralık 2010 Cumartesi

Son Tarla Domatesleri

Bir önceki yazı "Son Keçi Sürüsü" idi, bu yazı da "Son Tarla Domatesleri" oldu. "Son"lardan gidiyoruz, hayırdır inşallah :)



Bugün toplandı bu domatesler. Pek albenisi yok, biraz lekeli, biraz ecüş bücüşler belki ama, çok önemliler, çok değerliler. Yok, yok, hani geçenlerde domates zam şampiyonu olmuştu ya, öylesi parasal bir değer değil bu bahsettiğim. Bu, tadla, doğal olmakla, son olmakla ilgili... Bağın hemen yanıbaşına yaz başında dikilen ve yazın sonuna doğru dalları kuruyan domateslerin, sonra gövdelerinden tekrar filiz verip dallanarak, kurumaya direniyor olmaları ve ısrarla domates vermeye devam etmeleriyle ilgili... Lezzetiyle ilgili birşey söylemiyorum, onu da bilenler biliyordur zaten...