31 Mart 2009 Salı

Bağda Toprak İşleme



Daha önce de yazmıştım, bu yıl bağın sürülmesi biraz geç kaldı. Biraz dediğim bir aydan fazlaca. Devamlı yağmur yağınca toprak tava geç geldi.

Bağda sıra aralarını işlemek için toprak frezesi (rotovatör) kullanılabileceği gibi, yukarıda bizim de yaptığımız gibi bağ pulluğuyla sürüm yapılabilir.



Sıra üzerinde işlenmemiş alanın mümkün olduğunca az kalması için, asma ve direklere yakın gitmek uygun olur. Ama direk ve asmalara zarar vermemek için çok dikkat ve biraz da maharet ister :)

Arazinin tesviyesinin bozulmaması için pulluğun hangi kulağının ne kadar batacağı, sürüm tekniğinin nasıl olacağı gibi bilgilere de sahip olmak gerekir...



Bağ sürüldükten sonra, sıra boyunca ince bir dilim halinde işlenmemiş bölge kalır. Hem asmanın boğaz köklerinin temizlenmesi, hem toprağın tamamıyla havalanması, hem de burada ot gelişmemesi için, buranın da işlenmesinde fayda görüyoruz.



İşlenmemiş kalan bu bölge çapalarla sağa sola devrilerek her yer işlenmiş oluyor. Bağın ilk tesis edildiği yıllarda, bu işlem esnasında asmaların boğaz kökleri de temizlenirdi.

Boğaz kökü oluşması neden istenmez? Asma derin köklü bir bitkidir. Köklerinin derinlere ulaşması, buradaki su ve mineral maddelerden yararlanması istenir. Eğer boğaz kökleri temizlenmezse, derine giden odun kökler daha zayıf gelişir. Ayrıca, toprak neminin yüzeye yakın olduğu dönemde boğaz kökleri vasıtasıyla buradaki nemden faydalanan asma, daha sonra nem aşağılara çekildiğinde su bulmakta ve beslenmekte zorlanır.
.
.
Bu konuyla ilgili diğer yazı ve video için tıklayınız.

30 Mart 2009 Pazartesi

Asmalar Filizleniyor



Havaların ısınmasıyla beraber asmalar da uyanmaya başladılar. Uyanan bu gözler filiz olmaya doğru hızla ilerleyecekler...

.
Ana dal üzerindeki çubuk üzerinde bırakılan ve uyanmış olan gözler...
.
.
Sadece çubuklar üzerinde bırakılan gözler uyanmıyorlar. Gövdedeki bazı gözler de uyanıyorlar ve buradan da filizler oluşacak. Ancak bu gözlerden oluşan filizler daha sonra koparılıp atılacaklar.
.


Asmanın yan kolları, bu kollar üzerindeki çubuklarda bırakılan ve uyanan gözler.



Bütün asmaların hepsi aynı anda uyanmıyor. Mesela bu asma biraz ağırdan alanlardan birisi :)



Bu yıl sık yağan yağmurlardan dolayı toprak geç tava geldiği için, bağın toprak işlemesi de geçmiş yıllara göre biraz gecikti. Toprak sürülünce, havalar da ısınmaya başlayınca, bundan sonraki günlerde filizler çok hızlı bir şekilde büyüyeceklerdir. Bağın içindeki bu papatyaların sefası kısa bir süre sonra bitecek yani...
.
.

28 Mart 2009 Cumartesi

İki Kuzu :)



Yağmurlu günlerden sonra güneşli günlere geldik artık, en azından şimdilik öyle görünüyor. Hava güzel... Mustafa'yla dolaşmaya çıkıyoruz. O, bisiklet sürüyor etrafımda. Kuzuyu görünce, "ben onu yakalayayım" dedi. Şimşek gibi ordan oraya zıplayan kuzuyu yakalaması biraz zor oldu ama yakaladı. Bana da fotoğraf çekmek kaldı.
İki tane kuzu, biri diğerinin kucağında :)

22 Mart 2009 Pazar

Almanya-Ren Nehri Bölgesinde Lorch'dan, Weingut-Mohr'dan Yeni Şaraplar

Almanya'da Ren Nehri bölgesinde Lorch'daki Weingut-Mohr 'un sahibi olan arkadaşlarımla (Saynur ve eşi Jochen'le) internet vasıtasıyla tanışmıştık ve arkadaşlığımız da böylelikle başlamıştı. Sonrasında da haberleşmeye devam ediyoruz...

Bu yılın (2008) bazı beyazlarını bir kaç gün önce şişelemişler. Yeni karışım (kupaj) şaraplardan ikisinin etiketini (üzerindeki suluboya resim de dahil) Saynur hanım hazırlamış. Bana onların fotoğraflarını gönderdi. Blanc de Blancs ve Blanc de Noirs

Blanc de Blancs, "beyazdan beyaz" demekmiş. Yani, beyaz üzümden beyaz şarap. Bunlar da, Muskateller, Schreube ve Weisser Burgunder imiş.

Blanc de Noirs ise "Siyah üzümden (Spätburgunder) beyaz şarap" demekmiş. Bunlar daha çok gençlere hitap eden -bir nevi moda- şaraplarmış. Hatta önümüzdeki günlerde katılacakları Düsseldorf şarap fuarında ön planda bu şarapları olacakmış.

Jochen, ailenin dördüncü kuşağı ve şarap üretim mühendisi. Yani, aileden gelen tecrübeye ve akademik bilgiye sahip...

Fuarda başarılar dilerim şimdiden...
.
.

17 Mart 2009 Salı

Bahar Gelmiş, Koyunlar Kuzulamış



İşte, baharın bir yüzü de bu papatyalar. Bir tarla dolusu papatya...



Baharın bir başka yüzü de bu kuzucuklar :) Koyunlar yılın her mevsiminde kuzulayabilirler ama daha çok bahar aylarında kuzularlar. Çünkü bir yavrunun büyümesi için baharda hem hava şartları çok uygundur, hem de otların en bol olduğu dönemdir...
Bunlar ikizler ve daha iki günlükler. Daha iki günlükler ama yakalayıp fotoğraflarını çekmek hiç de kolay olmadı...
.
.

16 Mart 2009 Pazartesi

Bağdaki Eksik Asmaların Tamamlanması



Bugün bağ sürülecekti ama toprağın henüz tava gelmediği görüldüğünden bir kaç gün sonraya bırakıldı. Az miktardaki şaraplık üzümlerimin bir kısmını (deneme amaçlı olarak diktiğim çeşitlerden bazılarını) geçen yıl keserek tekrar aşı yapmıştık. Onlardan tutmayan bir kaç tane olmuştu. Hem onların yerine yeni anaçlar diktik, hem de sıra üzeri mesafe uygun olduğu için asmaların arasına birer tane daha anaç ilave ettik. Yani sıra üzeri mesafe yarı yarıya azalmış oldu. Daha önce aşı yapılmış ama tutmayan asmaların toprak yüzeyinin daha aşağısından dallar çıkıyor ve köklü oluyorlar. Anaç olarak bunları kullandık. Diktiğimiz bu anaçlar gelecek yıl aşılanacak duruma gelirler.
.
.

13 Mart 2009 Cuma

Baharın Yüzü ve Şarabın Gözü



Bahar geliyor mu, yoksa geldi mi desek bilmem ki. Bu fotoğraf da, havanın berraklığının ve bulutların hatırına buradaki yerini aldı. Aslında daha yüksek bir yerden çekilse daha iyi olacaktı ama, oturduğum yerden ancak bu kadar oluyor :)



Bu fotoğraf da neyin nesi diyebilirsiniz. Şarabın şeyinin şeysi de diyebiliriz :) (Bu arada Türkçeye verdiğim zarardan dolayı özür dilerim) Kadehin içinde biraz şarap kalmıştı, daha doğrusu ben özellikle bırakmıştım. Bu şarabın bir kısmı uçtu geri kalanı da böyle koyu bir kıvam aldı. Benim de aklıma fotoğrafını çekmek geldi. Göze benzettiğim için adını da "şarabın gözü" koydum :)

.
Bu fotoğraf da çeperlerine şarap sıvanmış o kadehin ardından bilgisayar masam, kitaplık ve amcam.
.
Sılcan Ve Filizi
.
.
Bir kaç gün önce yazdığım Tilkişen ve Acı Ot başlıklı yazıya gelen yorumlarda Datça'dan Muzaffer hocam evinin yakınında olan ve topladığı (acı ottan farklı) bir sarmaşıktan bahsetmişti. Bahsettiğinin sılcan filizi olduğunu tahmin etmiştim. Muzaffer hocam hemen fotoğrafını çekmiş (beni de zahmetten kurtarmış) ve göndermiş. Biz buna (burada) "sılcan filizi" diyoruz. Sılcan, dikenli ve böğürtlene benzeyen (sanırım aynı familyadan geliyorlar) sarılıcı bir bitkidir ve bahar geldiğinde filizleri çıkar. Tilkişen ve acı otla beraber toplanarak beraber pişirilebildiği gibi, tek başına da aynen tilkişen gibi yemeği yapılabilir.
.
Uyarı : Bilmediğiniz, emin olmadığınız mantarları, otları yemeyiniz.
.
.

11 Mart 2009 Çarşamba

Bağa (Asmalara) Bordo Bulamacı Verilmesi

Budamadan sonra bordo bulamacını verdik. Aslında budamanın hemen ardından verecektik ama günler yağmurlu geçtiği için, yağmurdan sonra traktörle hemen bağa girilemediğinden ve zaman zaman da lodos esmesi gibi sebeplerle biraz geç kaldı. Bugün, pırıl pırıl, ılık, esintisiz bir günde ilacı verdik.



Bordo bulamacı asmaların fungal ve bakteriyel hastalıklara karşı korunması için önleyici olarak uygulanan en etkili çözümlerden biridir ama tek başına yeterli değildir. Sonbaharda yaprakların tamamı ya da büyük çoğunluğu döküldüğünde ve kış budamasından sonra, gözler uyanmadan önceki dönemde uygulanır. Ama genellikle sonbahardaki uygulama ihmal edilir. Yaygın uygulama kış budamasından sonra, gözler uyanmadan önceki dönemde yapılan uygulamadır.


Babam traktörü kullanıyor, tabi devamlı arkayı kontrol etmek durumunda.

Bordo bulamacı kullanıma hazır halde zirai ilaç bayilerinden alınabilir. Değişik firmalar tarafından üretilmiş olan hazır preparatlar (örneğin Koruma Tarımdan bir hazır praperat) zirai ilaç bayilerinden alınabilir. Kullanım dozajı ve bilgileri ilacın ambalajı üzerinde mevcut olacaktır. Bağda budamadan sonra (kış ilaçlamasında) 100 litre suya 3 kg, filizlerin 25-30 cm olduğu dönemde de 100 litre suya 500-600 gr ilaç karışımları uygundur.

Her ne kadar günümüzde pek uğraşılmak istenmese de, hazır praperatların yanısıra, göztaşı (bakır sülfat) ve kireç uygun ortam ve dozajlarda karıştırılarak kullanıcı tarafından da hazırlanabilir. (Hazırlanışı konusunda; bakınız zeytinportalı.com , bakınız sansuntarim.gov.tr )



Bakmayın elimde eldiven, yüzümde maske olmadığına :) benim de elim değmiş olsun diye sadece bu asmayı ilaçlamak ve fotoğraf çektirmek için aldım ilaçlama tabancasını elime.
.
.

8 Mart 2009 Pazar

Tilkişen (Yabani Kuşkonmaz) ve Acı Ot



Bahar geldi ve tilkişenler de çıktı. Başka yerlerde ne ad(lar) vermişlerdir bilmiyorum ama, biz burada tilkişen diyoruz. Kuşkonmazın yabanisi. Fotoğrafta da görüldüğü gibi rengi yeşil ya da koyu olanları vardır. Tilkişen aramak (ve bulmak) çok zevklidir. Ama nerede arayacağınızı bilmelisiniz. Tilkişen yeşil renkli dikenli bir çalının olduğu yerlerde olur. Oralarda olur çünkü o dikenli çalının köklerinden çıkan rizomlarıdır. Bu rizomlardan toplanmayan bazıları büyüyüp kartlaşarak, köklerinden rizomların çıktığı o yeşil dikenli çalılara dönüşürler.



Bodrum'da (ve Ege yöresinde) tilkişen bahar aylarında pazarlarda bol bol bulunur. Ama yukarıdaki tilkişenleri biz topladık. Biz derken, o bizin içinde ben yokum tabi ki :) Tilkişenlerin yanında görünen yeşil otlar da köremen. Tilkişenlerle beraber toplandılar ve onlar da tilkişen kavrulurken içine katılacaklar.



Bunlar da acı ot. Sarmaşık da deniliyor(muş). Burada tilkişen kadar çok bulunmuyor. Bulunanların da genellikle ayrı yemeği yapılmayıp, tilkişen pişirilirken onun içine katılıyor.


.
Yemeğini yapmak basit. Bugünkü tilkişenleri tek tek kontrol ederek sadece taze yerlerini aldım ve kartlaşmış kısımlarını attım. Ağzıma kart bir tilkişen parçası geldi mi hiç sevmiyorum. Onun için tek tek kendim kontrol ettim. Daha sonra tavada biraz soğan sarartılıp, doğranmış tilkişenler, köremen ve soğan yaprakları tavaya konularak biraz kavruluyorlar ve en son da üzerine yumurta ekleniyor.
.
Bugün tilkişenleri benim ayıklamamın bir sebebi de içlerinden kalın ve iri olanlarını seçmekti aslında. Çünkü hep yaptığımızdan başka bir pişirme denemek istiyordum. Seçtiğim bu tilkişenleri biraz haşladıktan sonra unlayarak kızarttık. Nasıl oldu derseniz, ben çok beğendim...

Uyarı : Bilmediğiniz, emin olmadığınız mantarları, otları yemeyiniz..
.

6 Mart 2009 Cuma

Bağda Asma Dallarının Bağlanması Ve Tellerin Gerilmesi

Yine Lodos ve elektrik kesintisi. Aslında çok uzun sürmezdi ama dünkü öyle değildi ve geceyi de elektriksiz geçirmek durumunda kaldık. Böyle olunca dünün yazısı da bugüne kaldı.



Hava lodos ama bir yandan da işlerin yapılması gerekiyor. Mesela asmaların dalları tellere bağlanacak. Babam bir yandan onları bağlarken, Erdal da telleri geriyor. Babamın yanında arkada şekil yapan kişi de amcam :)



Dalların ağırlığı, rüzgar, sıcak falan derken teller gevşiyorlar ve onların tekrar gerilmesi gerekiyor. Telleri sıra başlarındaki makara sistemleri yardımıyla germek daha kolay oluyor ama bu sistem yoksa gücünüze güvenmeniz ve ellerinizle asılarak germeniz gerekir. Aynen yukarda görüldüğü gibi :) Eğer sıralar çok uzun değilse bu da idare eder. Zaten tellerin yay gibi gerilmesine de gerek yok...



Yeni Komşumuz

Öğleden sonra Selva (İşmen) hanım aradı, "bir arkadaşımla bu yakınlardayız eğer müsaitsen sana uğramak istiyoruz" dedi. Berlin'de yaşayan arkadaşı Sema (Yılmaz Karasu) hanım bu yakınlardan (yani bizim köyden) bir arazi satın almış. Ama baya bir yakın, 10 bilemediniz 15 dakikalık yürüyüş mesafesinde. Sema hanım beni internet sitemden de tanıyormuş zaten, bugün yüz yüze de tanışmış olduk. Vakitleri kısıtlı olduğundan çok az durabildiler. Buradan yeni komşumuza tekrar "hoşgeldiniz" diyorum...
.
.

3 Mart 2009 Salı

Bağ Direklerinin Tamiri

Bağ terbiye sistemine göre bağda bazı destek sistemlerine ihtiyaç var. Bunun için beton, ahşap ve demir direkler kullanılıyor. Biz beton direk kullanmıştık. Bağdaki direklerden her yıl bir kaçı kırılıyor ya da sakatlanıyor ve değiştirilmesi gerekiyor.



20 yılı deviren ilk parsel bağdaki direkleri kendimiz dökmüştük. İlk acemilik olsa gerek o direkler çok sağlam olmamışlar. Ama yine de 20 yıldan fazla hizmet ettiler ve halen de etmekteler. Sonra dışarıdan aldığımız direkler de o kadar sağlam değillerdi. Bu yıl yaptığımız direklerin içine etriye ile çevrilmiş demir çubuklar konuldu ve oldukça sağlam oldular. Direkler yan yana konulmuş tahta kalıpların içerisine döküldüler.



Bir kaç gün kalıpta kalan direkler daha sonra çıkarıldılar ve kurumaları için bu şekilde dizildiler. Bilindiği üzere betonun döküldükten sonra sulanması gerekir. Açık havadaki bu direkler, bir yandan kurudular bir yandan da ara ara yağan yağmurla sulandılar.






Ve bugün hasarlı direkler tamir edildiler. Ömrünü tamamlamış direk(ler) yerinden çıkarıldı.



İşlem tamam. Yerine dikilen sapasağlam yeni direk göreve hazır ve nazır :)
.
.