25 Haziran 2014 Çarşamba

Trakya İlkeren; Garova'nın 2014 Yılı İlk Üzümleri

Trakya İlkerenler her yıl olduğu gibi bu yıl da yine ilkten ilkten oldular Garova’da. Bu yıl 3-5 gün kadar daha erkenci gibiyiz. Bakalım arkadan gelenlerde, yani diğer üzüm çeşitlerinde durum ne olacak?

Trakya İlkeren; Tekirdağ Bağcılık Araştırma İstasyon Müdürlüğü tarafından Alphonse Lavalle ile Perlet çekirdesiz üzümünün melezlenmesinden elde edilmiş erkenci bir çeşit. Rengini, dayanıklılığını Alphonse'dan, erkenciliğini ve nispeten salkım şeklini Perlet çekirdeksizden almış. İlk erdiği için ve bu çalışma da Trakya'da yapıldığı için, adını da buradan almış ve öyle tescil edilmiş. Son yıllarda oldukça yaygınlaşmış bir üzüm çeşidi.

Bizde üzüm sezonunun açılışı hep Bodrum Pazarıyla olur ve ilk üzüm Bodrum pazarına gider. Daha sonraki günlerde Cardinal üzümleri olgunlaşınca ve miktar biraz daha artınca (çünkü bizim bağda az miktarda Trakya İlkeren var) manavlara verilmeye başlanır. Eğer bir aksilik olmazsa önümüzdeki Cuma (27.06.2014) bir miktar Trakya İlkeren Bodrum pazarında olacak… 

21 Haziran 2014 Cumartesi

Garova'nın Uzaklardan (A.B.D) Gelen Bağcı Misafiri

Nisan ayında, "Adresinizi internet sitenizden aldım. Ben Bodrum'da yaşamaktayım ve ABD ve Avrupa'da üzüm bağları ve şarapçılık ile meşgul bir Amerikalı dostum Haziran ayında Bodrum'a geliyor, acaba bağınızı ziyaret edebilir miyiz?" diyen bir email almıştım Zişan hanım'dan. Ve Haziran ayı geldi, misafirimiz de bugün geldi.

ABD'den gelen misafirimiz Norm Oches. Norm, Bağcılık ve önoloji eğitimi almış. "Bağ ve şaraphane kurmak isteyen kişilere, bağı ve şaraphaneyi kurup teslim etmek" şeklinde tanımlayabileceğim bir iş yapıyorlarmış. Faaliyet alanları ABD ve Avrupa'ymış. www.vinusus.com

Norm bağı gezdi, daha sonra da oturup sohbet ettik. Geldiği yerde, şimdi bağ olan arazilerde eskiden tütün yetiştirildiğini söyledi. Ben de, bizim bağların yerinde de eskiden tütün yetiştirildiğini söylediğimde çok fazla şaşırdı. Bağcılıktan, şaraptan, şarap ve bağ filmlerinden ve hatta Bulutların Ötesinde (A Walk in The Clouds) filminin final sahnelerinde bağın o şekilde yanmasının ne kadar kötü, saçma ve aptalca çekilmiş olduğuna varana kadar konuştuk. Bu arada sohbet esnasında, bağımızın bir köşesindeki az miktardaki şaraplık üzümlerimizden (amatörce) kendimiz için yapmış olduğum şarabımız hakkındaki düşüncelerini de alma şansı bulmuş oldum...     

5 Haziran 2014 Perşembe

Fırtınada Kırılan Bağ Direkleri

Kış çok yumuşak geçti, pek soğuk olmadı, baharda da havalar oldukça ılıman gitti derken, Haziran'ın ilk haftasında Bodrum'da nerdeyse üşüyeceğiz. Son zamanlarda havalar ya parçalı bulutlu ya da kapalı. Yağmur da var. Ve şiddetli rüzgarımız da davar. Lodos. 

Sonbahardaki şiddetli lodoslara alışığız. Zaten lodosumuz da meşhurdur. Genellikle bağbozumu sonrasındaki şiddetli lodoslarda 3-5 bağ direği kırılır, kış budaması zamanında bu direklerin yenileriyle değiştirilmesi rutin işlerimizden birisi olurdu. 

Ama şimdiye kadar bu zamanlarda hiç direk kırılmamıştı. İlk defa bu yıl, dün esen şiddetli lodosta epeyce direk kırıldı ve yukarıda görüldüğü gibi, asma dalları bir tarafının üzerine devrildiler.     

Kırılan beton direkler ya yenileriyle değiştirilmeyi ya da sağlam ahşap direklerle desteklenmeyi bekliyorlar...  

Beton direklerin kırılmasında her ne kadar şiddetli rüzgar etkili olduysa da, bağ tesis edilirken dışarıdan satın aldığımız direklerin çok dayanıklı olmamalarının da etkisi var. Halbuki bizim kendi yaptığımız (Erdal'ın yaptığı) direklerde bir problem yaşamıyoruz. Ayrıca, direkleri biraz daha sık dikseydik, tellere ve direklere daha az yük binecekti ve bunun da kırılmalara karşı faydası olacaktı.