30 Ocak 2010 Cumartesi

Evde Şarap Grubu Ocak-2010 İzmir Tadım Toplantısı

Zaman ne çabuk geçiyor. Daha dün gibi ama bir önceki toplantımızdan bu yana 2 ay geçti. Rıdvan abi, "ne yapacaksın, gidecek misin?" diye sorduğunda, "sanırım bu sefer ben gelemeyeceğim ama senle şarap göndereyim" demiştim. En son dün "son kararın ne, hadi gidelim" diye aradığında ise "tamam, geliyorum" dedim, ama Erdal gelmeyecekti. Biz üçümüz, Rıdvan abi, Kadir abi ve ben gidecektik. Sabah beni almaya geldiklerinde, beni yalnız göndermek istemediğinden son dakika kararıyla Erdal da gruba dahil olunca, bizim klasik "İzmir yolcuları grubumuz" tamamlanmış oldu.



Tadıma geçmeden önce şaraplarımızla birlikte topluca bir fotoğraf çektirdik. Malum, blogunuz varsa fotoğrafı ihmal etmemelisiniz :) Fotoğraf çekildiği anda henüz gelmemiş olan bazı arkadaşlarımız maalesef bu fotoğrafta yoklar.



Tadım toplantısına gelen arkadaşların getirdikleri şaraplar ve Erdal ve ben. Benim fotoğrafları hep Erdal çekiyor ya, dolayısıyla da fotoğraflarda pek yer al(a)mıyor tabi. Onun için, "gel otur şuraya da bir fotoğraf çektirelim" dedim :)



Ayhan bey ve Nejat bey, önceki toplantılarda da olduğu gibi, şarapların tadım sırasını düzenlediler ve tadım esnasında da şaraplarla ilgili kritikleri not aldılar.











"Bana ve Erdal'a göre şarapların bir çoğu başarılıydı. Bizim şaraplarımız da öyle" deyip, bu kısmı geçiyorum :) Kolay mı bu kadar şarabı akılda tutup yazmak. "Sen de not tutsaydın o zaman" derseniz, onu da yapmadım değil. Daha doğrusu yapmaya başladım da, sonunu getiremedim :)
.

Ege Ün. Zir.Fak. Bahçe Bitkileri Bölümünden Prof.Dr.Ahmet Altındişli hocamız "Organik Tarımın Dünya'da ve Türkiye'deki Durumu" konulu ve ardından da "Organik Bağcılık" konulu bir sunum yaptı. Güzel bir sunumdu. Sunumdan sonra sorularımızı cevapladı. Kendisiyle tanıştığıma ve bu sunumu dinlediğime çok memnun oldum...
.

.
Toplantı sona erdikten sonraki sohbet bölümü. Nejat Kutup, Rıdvan abi ve Kadir abi.

Bu gidişimizde Kadir abinin arabasıyla gittik :) Giderken ara ara yağmur yağdı. Tam da istediğim gibi. Seviyorum ya yağmurlu havayı ve yağmurlu havada yolculuğu, ondan diyorum istediğim gibi diye. Hem gidiş hem dönüşümüz yine çok güzeldi. Çok güldük, eğlendik. Dönüşte de daha önceki gidişlerimizden adet olduğu üzere Söke'de çevre yolundaki mağazalarda mola verdik ve Kırçiçeği'nde bişeyler yedik.

Geldik bir İzmir tadım toplantısı yazısının sonuna daha, her zaman olduğu gibi teşekkürlerimizi yazarak yazıyı bitiriyor, bir dahaki tadımda buluşmak üzere diyoruz. Teşekkürler kime mi, Rıdvan ve Kadir abiye, Erdal'a, organizasyonda emeği geçen Nejat Kutup bey ve Ayhan Güleyen beye ve tadıma gelen arkadaşlara.
.
.

28 Ocak 2010 Perşembe

Şarap Tadım Notları Blogu

İçinde şarap yazıları olan, bağ yazıları olan bloglarımız yavaş yavaş oluşmaya başladı. Benim çok severek takip ettiğim iki blogu tanıtacağım bugün.



Daha önceden web sitem vasıtasıyla mail yoluyla tanıştığımız Umut Özdemir arkadaşımdan yeni bir mail aldım ve böylelikle blogundan da haberdar oldum. "Blogdaki yazılarınızı ilgi ile takip etmeye devam ediyorum. Sizlerden esinlenerek ben de bir blog oluşturdum. Burada kendime ait şarap tadım notlarımı yine kendim için yayınladım." demiş. Ne iyi etmiş... Blog için teşekkürler. http://vinografi.com/ 'u büyük bir ilgi ve merakla ve severek takip edeceğim... Ayrıca, blogun oluşmasına bir parça ben de esin vermişim ya, bu da ayrıca güzel :) Hemen kendime de bir pay çıkarıverdim gibi oldu ya, hadi neyse artık :)



Şarap Oburu sitesi, hem yeni hem eski bir blog. O nasıl oluyor derseniz; daha önce Erkan Şahan, http://www.erkansahan.com/ blogunda şarap da yazıyordu. Daha sonra "ben Âlâ Ukala Şarap Oburu oldum, Bilimum Şarap İtina ile Tadılır" dedi, ee durum böyle olunca da, "bana burası dar gelir" dedi ve şaraplara ayrı bir site tahsis etti. İşte, http://www.sarapoburu.com/ da böylece doğmuş oldu. Çok da "Âlâ" oldu. Ben çok keyif alarak okuyorum...

.

23 Ocak 2010 Cumartesi

Mustafa Karaöz Şefimin Çeşitli Üzümlerden Aldığı Aşı Kalemleri ve Terra Kalecik Karası



Mumcular'ın (ve dolayısıyla Karaova yöresinin) eski Orman İşletme Şeflerinden olan Orman Mühendisi Mustafa Karaöz'le web sitem vasıtasıyla tanışmıştık. Bizim bu yörenin türkülerinden biriyle ilgili (sanırım Demirciler türküsüydü) bilgi ararken yolu benim siteye düşmüş. Bodrum-Kızılağaçlı. Tanıştığımız zamanlarda, şaraplık üzüm aşılamak üzere bir miktar Amerikan asma anacı dikiliymiş Kızılağaç (Gızlaç) 'taki bahçesinde. Onların da aşılanma zamanı yaklaşıyormuş. Tesadüf bu ya, türkü diye girdiği site (ne alaka diyeceksiniz şimdi) aşıcının da sitesi aynı zamanda. Öyle işte. Hatta, "biz demek asma aşısı demek" der :) biraz da abartırım ben şimdi. Dedim ve abarttım... Neyse, uzatmamayım, tanışalı üç yıla yakın olmuştur sanırım ve o türküyü aradığı günden beridir görüşürüz Mustafa şefimle.



Bir hafta önce aramış, aşılanacak yeni anaçlar için aşı kalemi almak üzere haftasonunda gelmek istediğini söylemişti. Bugün öğleyi biraz geçe, Çiftlik köyünden Ufuk abiyle geldiler. Peynir ve iki tane de şarap getirmişler. "Bi de biz tadım yapalım beraber" diyordu Mustafa şefim. Şaraplar Terra Kalecik Karası 2007 ve 2008. Terra Kalecik Karası mı; berrak, canlı renkli, orta gövdeli, bitişi orta, yumuşak ve kolay içimli bir şarap.



Aşı demişken, aşı zamanına var daha. Şimdi alınan aşı kalemlerini toprağa gömmek ya da soğuk hava deposuna koymak, orada muhafaza etmek gerekiyor. Soğuk hava deposu olarak buzdolabının alt bölmesi de kullanılabilir.
.
.

19 Ocak 2010 Salı

Garova'da Bağlar Budanıyor



Garova'da bağlar budanıyor. Aslında bir kaç gün kadar oluyor başlayalı. Başlanmıştı ama yağmur çamur derken pek budama yapılamamıştı. Zaten çok da acele etmiyoruz. Budama işini babam ve Erdal yapıyorlar ama ağırlık baba bağcıda :)



Budama; asmalarda büyüme ve gelişme ile verimlilik ve kalitenin dengeli bir şekilde düzenlenerek, bağlardan sağlanan yararın en üst düzeye çıkarılması amacıyla, canlı toprak üstü organları, özellikle bir yaşlı dallar ve sürgünler üzerinde gerçekleştirilen kısaltma, çıkarma ve seyreltme gibi işlemlerdir. Fotoğraflı daha geniş bilgi için tıklayınız.
.
.

18 Ocak 2010 Pazartesi

Biz Eskiden Yağmurda Çamurda Oynardık



Dün epeyce çok yağmur yağdı. Biz de Mustafa ile yağmuru seyrettik. Ben yağmuru seviyorum. Eskiden (çocukken) yağmurda, çamurda çok oynardık...
Okulumuz uzaktı ve yağmurlu havalarda hep ıslanırdık. Okul yolunda da üç tane dere vardı. Gıy (Kıyı), Orta ve Goca (Kocaman) Dere. Adlarından da anlaşıldığı üzere, en büyükleri Koca Dere idi. Bu dereler devamlı akan dereler değil, sadece şiddetli yağmur yağdığı zaman akarlar. Koca dereden geçerken, ayakkabılarımızı çıkarır, pantolonun paçalarını toplar, suya dalarak karşıya geçerdik. Şimdi o derelerin hepsinde köprüler var. Dahası, çocuklar servisle gidip geliyorlar okula. Mustafa ise dışarıya ceketsiz çıksa hemen uyarılıyor, hele yağmurun altında dolaşacak, ıslanacak, hele hele çamurda oynayacak, kolay mı öyle. Hemen, "oğlum hasta olacaksın, gir içeri" uyarısı geliyor. Ben de, eskileri anlatıyorum, "çık oyna Mustafa, bisiklet sür, sonra elbiselerini değiştiririz, sobanın yanında da saçlarını kurutursun" diyorum. Ama nerdee...



Ben, "çık oyna, ıslan..." dedim ya, pencereyi açmış, kafasını çatıdan akan suyun altına tutmuş :) Bu sefer de ben kızdım, iyi mi ?
.
.

8 Ocak 2010 Cuma

Kemer Yapılı Şarap Mahzeni - Çizim



Kemer yapı tekniğinde ilk bilinmesi gereken, kemerin 5 nolu noktadan çıkan oklar yönünde dışarıya doğru açılmak isteyeceğidir. (Yani kemer kendini dışarıya doğru iter, bu itme kuvveti, AB yayı tarafından 6 nolu tepe noktasına da taşınır.) 1, 2, 3 ve 4 nolu noktalardan gelen toprak baskısı, AB yayı ile bütünleşerek açılma isteğine karşı koyar. 6 ile gösterdiğim yan duvar ise, hem üstten gelen ağırlığın baskısıyla, hem de yandaki toprağın çeriye doğru bir itmesi söz konusu olamayacağından (yerçekimi tek yönlü çalışır!) en az kemer kadar sağlamdır. (Baha Hocanın açıklaması)

Baha hocamın bloga yazdığı yorumu;

Kemerli yapı tekniğinin, sadece tuğla ile oluşturulmuş bir yapıda bile olsa, en güvenli yapı tekniği olduğunu belirterek açıklamama başlayayım, elbette tuğlaların çürümeye karşı muhafaza edilmesi şartıyla! Bunu da kemeri dıştan güçlü ve kalın bir sıva tabakasıyla örtüp üstüne de kaliteli bir ziftli kağıt çekerek sağladım. Üzerinden kamyon geçirmediğiniz sürece çökme tehlikesi asla yoktur. Ceviz kabuğu gibi: İstediğiniz kadar sıkın kırılmaz, ama çekiçle vurursanız dayanma şansı yoktur.
(Beton kolon ve kirişlerle oluşturulmuş) bir mahzen elbette çok sağlam olurdu, bol parası olanlara samimi olarak tavsiye edebilirim. (Ki bu mahzen, bir ev şarapçısının kendi elleriyle yaptığı küçük bir mahzendir-benim notum-) "Yanal basınç" endişesini gidermek, hem de kemerin neden çökmeyeceğini daha iyi açıklayabilmek için basit bir çizim yapıp gönderdim. Selamlar

Bahsedilen çizim yukarıdaki çizimdir :) Baha hocam, çizim ve açıklama için çok teşekkürler...
.
.

1 Ocak 2010 Cuma

Baha Hocamın Şarap Mahzeni

İnternet üzerinden tanıştığımız ve "omcalarım üzerine söz veririm" diyecek kadar bu işe gönül vermiş olan Baha hocam, kendine bir mahzen yaptığını söylemişti. Darısı benim başıma :)
Bu konudaki tecrübelerini benimle de paylaştı, ben de (onun izniyle) sizlerle paylaşıyorum.



Baha hocamın şarap mahzeninin bitmiş hali. Yapım aşamaları ise aşağıda fotoğraflarıyla anlatılıyor.

Sevgili Mehmet,
Fotoğrafları yapım aşamalarına göre sıraladım. (altlarında açıklama var!)
Kendime yetecek kadar bir mahzen olacak şekilde planladığım için toplam 2.5x8 metrelik, içiçe iki odadan ibaret. İşin keyfinde olduğum için de zamana aldırmadan, tek başıma çalıştım ve daha çok, göze hitabedecek bir mahzen yaptım. Kemer biçiminde bir mekan benim rüyamdı, burada uyguladım, hem güzel, hem de ucuz oldu. Hiç beton kullanmadım. Uygun bir yamaç olursa işin çok kolay, ama sanırım senin orası düzlük, bu yüzden de mutlaka drenajlı yapman gerekecek. Genel olarak dikkat etmen gereken hususlar şunlar:
1. Havalandırmayı unutma! Ben, biri zemin hizası yakınından, biri de tepe yakınından çıkışlı, birbirinden en uzak iki ayrı noktaya, iki havalandırma borusu koydum, yüzlük pvc kullandım, ama benim bu küçücük yere bile yetmedi. Bunu aklında tut!
2. Mahzeni ikramlar ve tadımlar için de kullanacağından, en azından bir bölümünü benimki gibi kemerli yapmanı öneririm. Son derece göz alıcı ve işin anlam ve önemine müthiş uygun. Görenlerin benim bu minyatür mekanda nasıl heyecanlandıklarını anlatamam.
Kemer yapmayı düşünürsen sana daha ayrıntılı bilgi de veririm. (Kalıbın kaydırılması, kemer tuğlalarının kullanım biçimi vs. Benim ilk ördüğüm kemer sırası kalıbı çekerken yıkıldı, ama ben yıkılmadım, nedenini buldum ve baştan ördüm!)
3. Mutlaka çıkışa doğru çok iyi bir meyil vermelisin.
4. Mahzen tavanı üzerinde genelde 60-70 cm kadar toprak olması gerekiyor, sanırım senin orada daha da fazla gerekecek. Ben ısı yalıtımına yönelik izolasyon yapmadım, çünkü bizim yazımız kısa, çok sıcak günlerimiz de az. Bu yüzden, toprak ısınana kadar yaz geçiyor. Benim mahzende en sıcak günlerde 17-18 ve en soğuk günlerde de 9-10 derece ölçüldü. İşin en güzel yanı da, 1 derece düşmesi, ya da 1 derece yükselmesi için 15-20 gün geçmesi gerekiyor. Biliyorsun, şaraba günlük ısı değişimleri zarar veriyor. Sanırım senin orada ısı yalıtımı da gerekecek. Sakın strafor kullanma, farelerin en sevdiği malzemedir. Mutlaka bu iş için uygun bir yalıtım malzemesi vardır. Rutubete ve yağmur suyuna karşı kaliteli ziftli kağıt kullandım, iyi sonuç aldım.
5. Uygun yerlere ekstradan kalınca su hortumu ve kablo hatları çek.
6. Plan yaparken, ileride büyütmen, odalar eklemen gerekebileceğini unutma, önlemini ona göre al!
7. Zemine herhangi bir şey döşemeyi düşünürsen mutlaka en az bir kış geçmesini bekle.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar, gerektiğinde soru cevap şeklinde de haberleşiriz.
Sevgiler
Baha



Bitmiş ölçülerinden her kenarda yaklaşık 50'şer cm daha geniş olarak mahzenin yeri kepçeyle kazılmış.



İki uzun kenarın duvarları örülmeye başlanmış.



Yaklaşık göğüs hizasındaki yan duvarlar dıştan sıvanacak



Kısa kenara duvarla birlikte kemer başlanmış.



Kemerin iki sırası ve karşı duvar örülmüş



Kemer ilerledikçe kalıp öne alındı, kemerin üzerine kalın sıva çekildi ve ziftli kağıt bir dipten öteki dibe uzatıldı,



Kemer yarılanmış, iç odanın duvarı ve kapısı belirmiş, toprak dolgu da ilerliyor.



Mahzen üzerindeki toprak dolgu gecikmemeli, çünkü kemeri bu dolgu sağlamlaştıracak.



İç odanın süslemesi yapılıyor, Baha usta mola vermiş.



Yaklaşık 3 metre uzunluğundaki giriş koridoru.



Kaba tuğlanın üzerine, süsleme ve iç düzenlemeler için çingene tuğlası örülüyor.
.
.