25 Nisan 2013 Perşembe

5.Masters Of Wine Weekend İstanbul

Dünyanın en ünlü 7 Master Of  Wine’ı İstanbul’a geliyor, Türk şarapları yeniden dünya vitrinine çıkıyor.


Türk şaraplarının dünya haritasındaki konumunu belirlemek amacıyla Veritas tarafından düzenlenen ve yerli üreticilere şaraplarını dünya genelindeki az sayıda ‘Master Of Wine’a sunma fırsatı veren “Masters Of Wine Weekend İstanbul”, 5. yılında yine şarabın üstadlarını Türkiye’de buluşturuyor.  2009 yılında ilk Master of Wine’lardan Jancis Robinson'un Türkiye ziyaretiyle başlayan “Masters of Wine Weekend Istanbul”un beşincisi, dünyaca ünlü 7 Master Of Wine’ın katılımı ve genişletilen programıyla 3-7 Mayıs 2013 tarihlerinde The Marmara Taksim'de gerçekleşecek.

Dünyanın tanıdığı 7 Master Of Wine

5. Masters Of Wine Weekend İstanbul’un dünyaca ünlü konukları şöyle:
The Times'ın şarap yazarı ve dünyada en çok tanınan Master of Wine'lardan biri olan Tim Atkin; Christie’s Amerika ve Christie’s Asya Başkanlıklarını yürüten Charles Curtis; International Wine Challenge eş başkanlarından Peter McCombie; Dünyada hem Master of Wine hem de Master Sommelier ünvanlarına sahip 3 büyük üstattan biri olan Ronn Wiegand; Yirmi yıldır İngiltere’de nadir ve kıymetli şarap ithalatçılarına danışmanlık yapan Sarah Abbott; Mahzenlerindeki 2,5 milyon şişe şarap stoğu ve 35 milyon Euro cirosuyla dünyanın en büyük şarap perakendecilerinden biri olan Millésima ortaklarından Roger Bohmrich; Balkans Wine Competition, Ultimate Wine Challenge ve Starwine Competition jüri üyesi olan ve New York Astor Center'da şarap eğitimlerini sürdüren Christy Canterbury.

5. Masters Of Wine Weekend İstanbul’da ayrıca tüm şarapseverlerin katılımına açık tutulan MasterClass oturumlarında, dünyanın en nadir ve kıymetli şaraplarından 60’ı açılacak. Bu çok özel şarapların 30’u  Wine Spectator ve ABD'li ünlü şarap eleştirmeni Robert M. Parker'dan 100 üzerinden 100 tam puan alan şaraplar. 32 yıllık meslek hayatı boyunca tattığı yüz binlerce şaraptan sadece 204'üne 100 tam puan veren Parker’ın bu olağanüstü şarap seçkisi, şarapseverlere benzersiz bir deneyim sunacak. 4-5 Mayıs günleri  gerçekleşecek olan ve dünyanın en kıymetli ve nadir şaraplarının büyük ustalarla beraber tadımının yapılacağı bu özel oturumlar, hazırlanan özel davetiyelerle hediye de edilebiliyor.

5. Masters Of Wine Weekend İstanbul katılım koşulları ve tüm programa dair ayrıntılı bilgiye www.mwistanbul.com sitesinden ulaşılabilinir.

21 Nisan 2013 Pazar

5. Yeşilüzümlü Ve Yöresi Kuzugöbeği Mantar Festivali

Fethiye'nin Yeşilüzümlü Beldesinde düzenlenen Kuzugöbeği mantar festivalinden üç yıl önce haberdar olmuştum. Her ne kadar gidememiş olsam da internet üzerinden takip ediyordum. Festival düzenleme komitesinde yer alan Mustafa (Temimhan) bey, yaklaşık bir ay kadar önce Erhan (Yürüt) abiyi aramış, onları ve beni bu yıl 5.si düzenlenen festivale davet etmişti. Erhan abi, "gider miyiz?" dedi, ben de, "gidelim abi" demiştim.

Yeşilüzümlü beldesi, Fethiye'ye 17 km uzaklıkta. Etrafı çam ağaçlarıyla kaplı güzel bir yoldan ulaşılan, çam ormanları içerisinde, doğal güzellikleri bozulmamış bir yerleşim yeri. Nüfusu 3650 olan ve Geyran dağı olduğunu öğrendiğim bir dağın eteklerinde deniz seviyesinden 500 m yükseklikteki bir ovada yer alan Yeşilüzümlü, Fethiye’nin yaylası konumunda. Yeşilüzümlü'nün hemen yakınında da Kadyanda antik kenti mevcut.

Kuzu Göbeği : Bütün dünyada bilinen en değerli mantarlardan biridir. Bir sap üzerinde bal peteğini andıran kahverengi şapkası ile kolayca tanınır. Ülkemizde 20'den fazla türle tanınan Morchella cinsine ait türler kızılçam ormanlarında, orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında, bitki örtüsü yanmış arazide ilkbaharda yetişmektedir. Kuzu göbeği ya da Göbek isimleriyle bilinen bu mantar aynı zamanda ihraç da edilmektedir.

Yeşilüzümlü'ye 1995'te gitmiştim bir kere. Oraya tekrar giderken, minibüsten indiğim, bir kaç büyük ağacın olduğu meydan aklımdaydı hep. "Acaba doğru mu hatırlıyorum" diyordum, oraya varınca, "evet, işte burasıydı..." dedim. 

Yeşilüzümlü, adından da anlaşılacağı üzere, ismiyle müsemma, "üzümlü" bir yer. Dolayısıyla da, festival programında yer alan konuşmalardan biri Bağcılığa ayrılmıştı, konuşmacı da bendim.  

Saat 11:30 civarlarında varmıştık Yeşilüzümlü'ye. Kısa bir süre dinlenip, konuşmamı yaptıktan sonra sıra etrafı  gezmeye gelmişti. Etrafta çok güzel dokunmuş kumaşlar ve bu kumaşlardan yapılmış ürünler vardı. Bu dokumanın adının "dastar" olduğunu öğrendim. Yeşilüzümlü Belediyesinin web sitesinde "dastar" için şöyle yazılıyor; "Yeşilüzümlü, ”DASTAR’’adı verilen dokumalarıyla da ünlüdür, Dastar, yörede kamçısız tezgah kullanılark ağartılmış pamuk ipliği ile tercihen üzerine aynı renk iplikten desenlerin atıldığı karakteristik bir dokuma cinsi. Geleneksel yöntemlerle dokunan Dastar; pamuk, yün ya da ipek iplikler kullanılarak yapılıyor. Birçok evde, aile yadigarı tahtadan yapılma Dastar tezgahları hala korunmakta ve bu tezgahlarda topak yanış, sulu yanış, sülük yanış, çengel yanış, kilim yanış, yılan yanış, deve boynu, çomak gibi motifler kullanılıyor."

Çok güzel folklor gösterileri ve mini bir defile izledik... 

Bugün festivalin 3. ve son günüydü. Kuzugöbeği mantarıyla ilgili faaliyetler daha çok 1. ve 2. günlerdeydi. Bunlar da hem kurutulmuş hem de taze kuzugöbekleri.
Not : Blogtaki fotoğrafları büyük olarak görmek için üzerlerine tıklayınız.

Beldenin adı Yeşilüzümlü olunca ve bu kadar da üzüm üretiliyor olunca, haliyle amatör olarak ev şarabı da üretiliyor. Yöre insanları tarafından yapılan amatör ev şaraplarının değerlendirildiği yarışmada, başarılı olan şaraplar seçildi ve (varsa) şaraplardaki hataların ne olduğu söylendi...  

Festival programı tamamlandıktan sonra, günün sonuna doğru, ayrılmadan önce son sohbetler... Mustafa (Temimhan) abi ve arkadaşı Osman abi önümüzdeki günlerde Bodrum'a gelecekler, "o zaman görüşmek üzere..." dedik. 

Yeşilüzümlü'nün hemen karşısındaki dağların dorukları karlıydı. Öğle saatlerinde ve öğleden sonra güneşli sıcak bir hava varken, Yeşilüzümlü'nün eteklerinde bulunduğu daha yakındaki dağların zirvelerini akşama doğru sis kaplamaya kaplamaya başlayıp, dağın zirvesiyle bulutlar birbirine karışınca hoş bir görüntü oluşmuştu benim açımdan. Bir süre sonra da hafif bir yağmur başladı ve biz Yeşilüzümlü'den yağmur eşliğinde ayrıldık... 
Bir de, öğleye doğru Fethiye'ye gelirken uzaktan görünen, sanırım Babadağ olsa gerek, hafif bir sis tabakasıyla zirvesi gökyüzüne karışan dağ oldukça etkileyiciydi, bunu da söylemeden geçmek istemiyorum.

Gün batımı eşliğinde dönüş yolundaydık... Fethiye-Göcek-Dalaman-Köyceğiz-Akyaka-Muğla-Yatağan ve sonrası bizim bu taraflar. Yol güzergahında bazı yerlerde yol yapım çalışmaları olmakla birlikte, yollar iyi, rahat. Benim aklımda hep Fethiye yolu virajlı ve biraz sıkıntılı diye kalmıştı. Demek ki oralar Göcek tünelinin olduğu bölümmüş. Tünel açılınca virajlı yol falan kalmamış, sadece bir kaç dakikada dağın bir tarafından girip diğer tarafından çıkıyorsunuz. Tünelin girişine yakın bir yerde gişe görünce, "burda otoban da yok, bu gişe de ne" demiştim, sonradan anladım, tünelden geçiş ücretliymiş.
Köyceğizde yol kenarında portakal satılan tezgahlardan birinde durup, portakal ve limon aldık. Yavaş yavaş hava da kararmaya başlamıştı...   


Birinci ve ikinci günlerde orada değildim ve görmemiş olsam da, sadece son günden bile gördüğüm kadarıyla, çok başarılı, katılımın, ilginin yoğun olduğu bir festivaldi. Benim beklentimin üzerindeydi. Emeği geçen ve destek veren herkese teşekkürler... Yeşilüzümlü Beldesi de, tekrar söylüyorum, çok güzel bir yer... Vee, hem gidişimiz hem de dönüşümüz, çok güzel bir yolculuktu. Bu keyifli, Fethiye/Yeşilüzümlü seyahati için Erhan abiye ve Füsun ablaya çok teşekkürler...
  
Son olarak, Yeşilüzümlü Beldesinden bir bağ fotoğrafı da olsun isterdim, ama bunun için vaktim ve fırsatım olmadı.
Kuzugöbeği mantarına ve toplanmasına dair CNN Turk'ten güzel bir video için tıklayınız.

16 Nisan 2013 Salı

Garova'da Yumurtadan Yeni Çıkan Civcivler

Tavuk mu yumurtadan çıkmış, yumurta mı tavuktan? Bunu horoza da sormuşlar, en güzel cevabı o vermiş, "beni ilgilendirmez, ben işimi yapar geçerim" demiş. Bu civcivler de yumurtadan daha yeni çıkmışlar, o yumurtanın da bir evveliyatı var(dır) tabi, uzaydan gelmedi ya. Neyse, konu yine o tarafa doğru kaymasın. Yumurtadan yeni çıkan bu güzel şeyler tavuğun kuluçkaya yattığı yerden alınıp eve getiriliyorlardı ki, ben gördüm, kaçırır mıyım hiç?

Yumurtadan çıktıktan sonra alıp eve getiriyoruz. Bu esnada anası da ayrı bir yere kapatılıyor. Evde sıcak bir yerde, hava şartlarına, iklime göre, yaklaşık 3-5 gün kadar bakılan civcivler biraz büyüyüp direnç kazandıklarında tekrar analarının altına götürülüyorlar. Ana tavuk da onları koruyup kolluyor, gezdiriyor, kanatlarının altına alıyor, büyütüyor. Çoğu yerde civcivli tavuğa "gork tavuk" denilir, bizim burada kısaca "gortça" deniliyor.  


Yukarıdaki sepetin içinde geldiler. Biz de Mustafa'yla bol bol sevdik. Dizimin üstüne koyduğum bir tanesi hemen uyuyuverdi. İnsanın elinden bırakası gelmiyor. Ama oyuncak da değiller nihayetinde.  

Bunlar da kuluçkaya yatmış tavuk ve yumurtaları. Kuluçkaya yatan tavuğun altına konulan yumurtalar siyah renkle uzunlamasına boydan boya boyanıyorlar. Siyah renk kazan'ın altından alınıyor. Yani odun isi. Eski zamanlarda en kolay bu şekilde işaret konuluyormuştur heralde. Sebebi de şu; bu tavuğun ihtiyaçları olacak haliyle, yat, yat nereye kadar, ayağı tutulur, arada bir kalkmak gerekir, acıkacak, susayacak, arada bir çıkarması gerekecek, velhasılı, arada bir de olsa yumurtaların üzerinden ayrılması gerekecek, işte o zamanlarda olur da bir tavuk gelir oraya yumurtlarsa, o yumurtanın ayırt edilebilmesi ve alınması için konuluyor o işaret. Bir ayrıntı daha; Yumurtalar ilk konulacağı zaman, yumurtaları tavuğun altına elinin bereketine inanılan bir kişinin koyması istenir, tercih edilir.  

11 Nisan 2013 Perşembe

Yine Yeşillendi Asma Dalları

Yine yeşillendi asma dalları... Yok, yok, o bir türküydü ve yeşillenenler de fındık dallarıydı. Bilmediğimi sanmayın. "Yine yeşillendi (yeşerdi) fındık dalları" diye başlayan, "Acep ne olacak yarin halleri / Dalgalanıyor pembe şalvarı..." diye devam eden türkü. Yeşillenme dediğin, fındık dallarının tekelinde değil ya, bizde de asma dalları yeşillendi. Fındık yok, asma verelim. İsteyen yeşillensin kardeşim, yeşillenmeye özgürlüük... Hem bizim asmalar, fındıklardan daha güzel yeşilleniyorlar bi kere... Neyse, biri beni tutsun, coştum gidiyorum. 


Efendim, bugün itibarıyla "Garova Bağlarının hali, pür melali", Trakya İlkeren, Cardinal, Alphonse Lavalle üzümlerimizin durumu budur. Daha tazecik olan filizler ve yapraklar güneşle tanışıyorlar. Minik minik salkımlar beliriyor ve hızla büyüyorlar... Bana da, onları izlemek, fotoğraflarını çekmek kalıyor.

6 Nisan 2013 Cumartesi

Bodrum Otfest / Bodrum Ot Festivali - 2013

Bodrum Belediyesi, Yalı Belediyesi, Bodrum Belediyesi KADEM (Bodrum Belediyesi Kadın Danışma ve Eğitim Merkezi) ve BKTS (Bodrum Kültür Sanat Topluluğu) tarafından, 6-7 Nisan tarihlerinde, saat 11:00 - 18:00 saatleri arasında, Bodrum / Yalı Beldesi Gerenkuyu mevkiinde düzenlenen Bodrum Ot Festivali'nin ilk günüydü bugün...


Şenlik alanında açılmış olan tezgahlarda yöresel otlar ve bu otlardan yapılmış olan yemeklerin, böreklerin satışları vardı. Bu otları pişirmeye, pişirirken karıştırmaya kepçe, yemeye kaşık lazım, toplamaya sepet lazım. Onlar da oradaydı. Sandal ağacından yapılan ağaç kaşıklar bir yandan yapılırken bir yandan da satın alınmayı bekliyorlardı...   

Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon ve eşi Hülya Kocadon. Mehmet Kocadon, otların bu yöre kültüründeki önemine ve festivalin önemine değinerek, festivalin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür etti...


Basının bu etkinliğe önem vermesi, haber yapması güzel...

BKTS (Bodrum Kültür ve Sanat Topluluğu) kurucu üyesi ve başkanı, Oojami grubunun kurucusu müzisyen Necmi (Cavlı) abiye bir merhaba ve kısa bir sohbet.

Festivalin düzenlendiği yer, Bodrum merkeze yakın ve güzel bir koy olan, Yalı Beldesi Gerenkuyu mevkii. Yalı Belediye Başkanı İsmail Altındağ başkanım da ev sahibi olarak oradaydı. Burasının bu etkinlik için ne kadar güzel ve uygun bir yer olduğunu söyledim, biraz sohbet ettik...  

Umurbey Şaraplarından Nur (Arıner) hanımla karşılaştık ve biraz sohbet ettik...

Erhan abiler (Füsun-Erhan Yürüt) oradaydılar. Zaten, Kızılağaç'ta yaşıyor olmaları itibarıyla bi nevi de ev sahibi sayılırlar. Daha önceden tanıdığım misafirleri Kemal bey ve eşi Lale hanımla da orada görüştük. 

Gezi, Yemek ve Fotoğrafla ilgili yapmış olduğu programlardan kendisini televizyondan tanıdığımız Wilko Van Herpen'in orada olması da bir sürprizdi. Festival çerçevesinde yapılacak olan ot yemekleri yarışmasının jürisinde yer alacak olan Wilko'yla tanıştık, sohbet ettik. Bilinen Bodrum'dan farklı olan bizim oraları anlattım, davet ettim. Haberleşelim, dedik...

CNN Turk televizyonunda Yeşil Doğa programını yapan Güven İslamoğlu buradaydı. 6-7 yıl kadar önce (daha dün gibi ama ne kadar da zaman geçmiş) email ile haberleşmiştik, kısmette tanışmak da varmış...  

Tiyatro sanatçısı Nadi (Güler) abi ve eşi Kafiye hanım oradaydılar, arada bir konuşsak da epeyce zamandır yüz yüze görüşememiştik, bu karşılaşma çok iyi oldu... 

Kadir abiyi arkadaşı arayıp haber vermiş ve çağırmış, "belki de buradan senin yanına geçeriz diye düşünmüştüm" dedi. Onlarla sohbet ederken Yakup (İçgören) bey geldi... 
Bugün burada daha bir çok arkadaşımla karşılaştım, ayaküstü sohbetler ettim. Tabi, "ayak üstü" lafın gelişi, benimkisi pek ayak üstü olmuyor. Ama, "ayak üstü, mayak üstü", neyse, o bir yana, bir çok arkadaşımla ve tanıdıkla karşılaşmak çok güzeldi...

Hava raporlarından hava durumunu takip ediyorum. Hava, bugün için beklediğimden de iyiydi. Hatta biraz sıcaktı bile denilebilir. Mustafa'nın yüzü de sanki biraz öyle diyor gibi...

Etkinlikte yöresel müzik de vardı. Hem misafirler hem de köyden kadınlar Bodrum havalarında oynadılar. Birinci günün sonlarına doğru, Yalı Belediyesi folklor ekibinin gösterisini, o saate kadar kalamadığım için izleyemedim. Yine günün sonunda "ot yemekleri yarışması" vardı, ona da kalamadım. Ama haberlerini aldım, Şükran Sert'in yaptığı "kenker dolması" birinci olmuş. Kazanan kişiyi buradan kutluyorum...
Tabi, hem birinci gün, hem de ikinci gün, etkinlikler sadece bunlarla sınırlı değil(di).


Güzel bir etkinlikti. Mutlaka, eksik kalan, "şu da olsaydı" ya da "burası olmamış" denilen şeyler olmuştur, olacaktır. Bu bir ilk. Eğer devamı gelirse, daha da büyüyerek ve güzelleşerek devam edecektir diye düşünüyorum. Emeği geçenlere ve vakit ayırıp gelenlere teşekkürler... 

Başka Blog, Haber siteleri ve internet gazetelerinin gözüyle Bodrum Ot Festivali - 2013 :  Gezgene(Blog),  bodrumdabugün,  arenabodrum,  Hürriyet,  bodrumhabermerkezi,  haberler.com, Türkiye Gazetesi