.
*) Türkiye bu krizden nispeten az etkilenecekse, bunda Türk finans piyasasında türev enstrümanların yurtdışındaki kadar (gelişmekte olan bir piyasa olmamız dolayısıyla) henüz kullanılmamış olmasının da büyük etkisi var.
*) Bunun yanısıra 2001 krizinde bankacılık sektöründe ciddi düzenlemeler yapılmış olması, çürük elmaların ayıklanması, banka sayısının düşmesi gibi faktörlerin etkisi var.
*) Bunun yanısıra 2001 krizinde bankacılık sektöründe ciddi düzenlemeler yapılmış olması, çürük elmaların ayıklanması, banka sayısının düşmesi gibi faktörlerin etkisi var.
*) Krizin Avrupa'ya sıçraması (ki zaten sıçradı) ve ciddileşmesi, bizim Avrupa'ya ihracatımızı etkiler.
*) Bankalarımızın % 44 'ü yabancıların kontrolünde ve yabancı bankaların da para sıkışıklığı var. Bu sebeple Türkiye'deki bankalarından yurtdışına fon akışı beklenebilir. Bu da yeni kredi verilmesinde sıkıntı yaratacağı gibi, verilmiş kredilerin de geri çağırılması gibi sorunlar doğurabilir.
*) Yurtdışına (muhtemel) fon akışında transferler döviz olarak yapılacağı için, dövize talep olacak ve bu da dövizin fiyatını yükseltecektir.
*) Dövizin yükselmesi enflasyona oldukça kötü etki yapacaktır. Çünkü gördük ki, ne elektriğe gelen zam, ne akaryakıta gelen zam, ne de başka birşey enflasyonu yüksek döviz kadar etkilemiyor.
*) Bakan Unakıtan bir konuşmasında, "dışarıdan yatırım geldiği sürece, özelleştirmeler yapıldığı sürece, cari açığın problem olmadığını" söyledi. Bu cümleyi tersten okur ve Unakıtan'ın (sözümona) esprili üslubuyla söyleyecek olursak, şöyle de diyebiliriz; "özelleştirme yapamazsak ayvayı yedik demektir". Ki o günler de gelmiştir.
1) Özelleştirmedeki muhtemel alıcıların hepsinin kendilerinin zor durumda olduğu ve risk alma iştahının yerlerde süründüğü bir zamanda özelleştirme işi, (yine Unakıtan'ın tarzında konuşacak olursak) "yaş". Bu da cari açığı tehlikeli kılar.
*) Bankalarımızın % 44 'ü yabancıların kontrolünde ve yabancı bankaların da para sıkışıklığı var. Bu sebeple Türkiye'deki bankalarından yurtdışına fon akışı beklenebilir. Bu da yeni kredi verilmesinde sıkıntı yaratacağı gibi, verilmiş kredilerin de geri çağırılması gibi sorunlar doğurabilir.
*) Yurtdışına (muhtemel) fon akışında transferler döviz olarak yapılacağı için, dövize talep olacak ve bu da dövizin fiyatını yükseltecektir.
*) Dövizin yükselmesi enflasyona oldukça kötü etki yapacaktır. Çünkü gördük ki, ne elektriğe gelen zam, ne akaryakıta gelen zam, ne de başka birşey enflasyonu yüksek döviz kadar etkilemiyor.
*) Bakan Unakıtan bir konuşmasında, "dışarıdan yatırım geldiği sürece, özelleştirmeler yapıldığı sürece, cari açığın problem olmadığını" söyledi. Bu cümleyi tersten okur ve Unakıtan'ın (sözümona) esprili üslubuyla söyleyecek olursak, şöyle de diyebiliriz; "özelleştirme yapamazsak ayvayı yedik demektir". Ki o günler de gelmiştir.
1) Özelleştirmedeki muhtemel alıcıların hepsinin kendilerinin zor durumda olduğu ve risk alma iştahının yerlerde süründüğü bir zamanda özelleştirme işi, (yine Unakıtan'ın tarzında konuşacak olursak) "yaş". Bu da cari açığı tehlikeli kılar.
2) Dövizin artması ithalatı kısacağı için, bu durum cari açığa olumlu etki yapabilir.
*) Yukarıdaki 1 ve 2 faktörlerinin hangisinin etkisinin daha fazla olacağını da bekleyip göreceğiz.
*) Yabancı sahipli bankalardaki mevduatın güvencesi hakkındaki söylentiler sonrası, bu bankalardan mevduat kaçısı olabilir. Bu başladı mı, önüne geçmek de zor olur.
Bu noktada, Milli sermayeli büyük bir bankamızdan aldığım, "bazı bankalardan çıkan 20 milyon YTL para bize geldi" şeklindeki bir duyumun oldukça manidar olduğunu düşünüyorum.
.
.
Sevimsiz bir durum. İşte böyle bir zamanda eve dönmek de işin tatsız kısmı! Sonumuz hayrolsun ne diyelim.
YanıtlaSilSevimsiz bir durum ve aynı zamanda da ibretle izlenmesi gereken bir durum; Dünya bu duruma nasıl geldi?...
YanıtlaSil