Bu yazıyı yazmayı planladığım ve fotoğrafları çektiğim günden bu yana yaklaşık 1 ay geçti. O günlerde bağda çok fazla eşek arısı vardı. İçinde dolaşırken sokmalarından çekiniyordum. Uzaktan bakıldığında da bağın üzerinde çok yoğun bir eşek arısı uçusu görülüyordu. Bağda kalan üzümlerle bayram yapıyorlardı. Bugün itibarıyla sayıları oldukça çok azaldı, ancak tek tük rastlanıyor. Bağda onlara yemek olacak üzüm de pek kalmamış olmakla birlikte kaybolmalarının sebebi başka. Peki nereye gittiler? Anlatacağım...
Eşek arısı Vespidae familyasına ait bir yaban arısı cinsi. Vespa da denilirmiş kendisine. Gövdesi kızılımsı sarı ve siyah çizgili olan eşek arıları oldukça iri yapılıdırlar. Uzunlukları 30 mm'yi bulan eşek arılarının koloniler veya kalabalık aileler halinde yaşayanları olduğu gibi, münzevileri de bulunurmuş. Eşek arıları dişleriyle ısırırlarmış (aksi nasıl olurdu ki zaten, ayaklarıyla mı ısıracaklardı). O çok korktuğumuz iğnelerini ise ancak zorda kaldıklarında batırırlarmış. Zaten bütün hayvanlar böyle değil mi, kendilerine zarar verildiğinde ya da zarar verileceğini düşündüklerinde ısırır ya da sokarlar. Yoksa, herkes kendi yoluna. Eşek arılarının iğneleri zehirlidir, şiddetli ağrı verir. Bazı kişilerde de alerjik reaksiyonlara sebep olabilirler.
Yeryüzünde geniş bir dağılım gösteren eşek arıları bazen kova büyüklüğünde olabilen yuvalarını ağaç kovuklarında, duvar oyuklarında, inlerde, ender olarak da toprak üstünde kurarlar. Yuvalarının içi çiğnenmiş bitkisel maddelerin tükürükle karışmasından oluşmuş kağıda benzer peteklerle döşelidir. Bir eşek arısı yuvası, kurucu ve yumurtlayıcı bir kraliçe, kısır dişiler olan işçiler ve yılın belli bir devresinde erkelerden meydana gelirmiş. Eşek arısı yuvası yalnızca tek bir mevsime mahsus olurmuş. Yumurtalarla dolu bir eşek arısı ilkbaharda kendisine bulduğu yuvada bir kaç hücre vücuda getirir, ilk yumurtalarını yumurtlar ve yumurtadan çıkan larvalarını getirdiği avlarla beslermiş. Onbeşer gün süren larva ve nimf dönemi sona erdikten sonra, dişi eşek arısı ilk işçilerini elde etmiş olurmuş. Bundan böyle işleri onlara bırakır ve kendisi sadece cemiyetini kalabalıklaştırmakla meşgul olurmuş.
Eşek arısı larvaları sekilsiz kurtlarmış ve onların yiyeceklerini işçi eşek arıları temin ederlermiş. İşçi eşek arıları kursaklarında getirdikleri et bulamacını onlara verirlermiş. Bunun için hergün çok sayıda sinek ve tırtıl avlarlarmış. Buraya kadar herşey güzel. Ama bal arısı kovanlarına saldırdıklarında durum değişiyor. Eşek arıları havada, kovan kapısı önünde ve hatta kovan içinde arıları yakalayarak öldürürler. Öldürdüğü arıların kanat ve kafalarını kopardıktan sonra geri kalan kısmı yuvalarına taşırlar, bunun yanısıra girmeyi başardıkları kovanlardaki balı da yerler. Özellikle kurak geçen yıllarda yarattıkları tehlike, kovanları söndürme boyutlarına ulaşabiliyormuş. Bu bakımdan, mücadele edilmeleri gerekirmiş. Tahmin edileceği üzere mücadele de, yuvalarını bulup yoketmek şeklinde olmaktadır.
Erkek eşek arılarıyla dişi eşek arıları sonbaharda çiftleşirlermiş. Yani, bu fotoğrafların çekildiği zamanlar aynı zamanda onların çiftleşme zamanlarıymış. İlk soğuklar başlarken de hemen bütün eşek arıları ölürlermiş. Sadece döllenmiş dişiler, kışı bir barınağın içinde geçirir ve ertesi ilkbaharda yeni yuvalar kurarak çoğalırlarmış ve bütün bu döngü tekrar başlarmış. İşte, yazının başında demiştim, bugünlerde ancak tek tük eşek arısı görülüyor diye. Çünkü geçtiğimiz günlerdeki soğuklarda çoğu ölmüşler. Ne kadar trajik bir durum...
Eşek arıları kovanlara saldırmalarının yanısıra, kendileri ve larvalar için şekerli madde ararken meyve bahçelerini basarak büyük zarar verebilirler. Hem şeker oranı oldukça yüksek olduğu için, hem de yemesi nispeten daha kolay olduğu için üzüm en sevdikleri meyvelerin başında gelir.
Yukarıdaki fotoğraflarda görüldüğü üzere, üzümleri gayet güzel yiyiyorlar. Eğer hasat döneminde olsaydı bu durum büyük problem yaratırdı. Neyseki, bu üzümler bağda kalmış olanlar. Onların hakkı sayılır.
Merhaba Mehmet Bey,
YanıtlaSilBal arılarının meyve ve üzüm bahçelerine de zararı varmıdır acaba?
Bu konuda kesin bişey söylemek istemiyorum. Bu belki de o bölgedeki bal arısı popülasyonuna da bağlı olabilir. Bizim buraya gezginci arıcılar hasat sezonu sonunda geliyorlar. Eşek arıları da zaten hasat sezonu sonunda dalıyorlar bağa. Ben bağda bal arıları da görmüştüm ama sayıları eşek arılarına nazaran çok çok azdı. Zarar verecek düzeyde değildi. Belki eşek arılarıyla bal arıları aynı ortamda bulunmak istemiyor da olabilir. Neticede eşek arıları bal arılarına da zarar veriyorlar. Tahminimce bal arıları daha çok, dağlara, çamlara, çiçeklere gidiyorlar.
YanıtlaSil