Gezerken, bağın hemen girişindeki palamut ağacının (meşe palamudu) dibine düşmüş olan bu palamutları görünce alıp fotoğraflarını çekeyim dedim. Zaten, çocukken de bunları toplamayı severdim. Fotoğraflarını çekmişken bu fotoğrafları bloga koyayım, altına da birkaç şey yazayım dedim. Derken, konu biraz daha genişledi, dallandı budaklandı...
Bu bir palamut meşesi. Biz kısaca "Palamut" diyoruz. Fagaceae familyasına ait bir bitki. Latince ismi Quercus ithaburensis. Ağaçta oluşan bütün palamutlar bu kadar büyümezler, çoğu daha küçükken dökülürler. Ancak bir kısmı bu büyüklüğe ulaşırlar.
Sincaplar başta olmak üzere, bazı yabanıl kemirgenler bunu çok severler. Kabuğunun içinde kestaneye benzeyen yenilen kısmı vardır. Yenilen bu kısım tanen bakımından zengindir. Yenilmesi aynen kestanede olduğu gibidir. Boya sanayiinde ve sepicilikte kullanılır. (Bu arada sepicilik; hayvan derilerini kullanılacak hale getirmek için yapılan işlemlermiş.)
Çiftliğe geliş yolu üzerindeki ve aynı zamanda bağın girişinde olan bu meşe palamudu epeyce yaşlı bir ağaç. Yaşı 100'ün üzerinde. Palamutlar boya sanayiinde kullanılır demiştim ya, bizim burada da kök boya yapılırken kullanılır(dı). "Kullanılırdı" diyorum, çünkü artık kök boya yapılmıyor. Bizim meşe palamudu da bu civardaki en yaşlı palamut ağacı ve çok iyi hatırlıyorum, eskiden birçok kişi bu ağacın palamutlarından toplamak için gelirdi. 30 yıl kadar önce bir kısım dalları, arazinin içine gölge yaptığı ve o kısımda ürün yetişmesine engel olduğu gerekçesiyle kesilmişti. Neredeyse, bir bu kadar daha vardı. Şimdi olsaydı, her ne sebepten olursa olsun, o dalların kesilmesine mani olurdum. Çünkü bu ağacın heybetini seviyorum. Her yıl sonbaharda, aşağı yukarı bağlarla beraber yapraklarını döker, baharda bağlarla beraber yeni yapraklarını açar.
Bağ demişken; şarapların olgunlaştırılmasında kullanılan fıçılar da meşeden yapılıyor. Ama hangi meşe? Öncelikle, bu aileye ait bir sürü alt tür var. Fıçı yapımında hangisinin kullanıldığı önemli. Hadi o tamam, onun da nerede yetiştiği önemli. Dünyada kullanılan iyi fıçılarda, Fransız meşesi, Amerikan meşesi ve Macar meşesi kullanılıyor. Hatta, Amerikan meşesinin de bazı eyaletlerinde yetişenleri daha makbulmüş. Falaaan, faalan, falan... Bu mevzu biraz derin.
Yapraklarının boyuna bosuna, şekline şemaline, ölçüsüne falan girmiyorum artık. Yapraklarda şekil bu :)
Bu da, Quercus aucheri. Aynı familyanın bir başka ferdi. Bizim buradaki adı Pinar'dır. Daha da ayırıcı bir isimle "Boz Pinar" denilir. Yaprakları yumuşak ve kenarları dikensiz olur. Keçiler çok severek, diğer hayvanlar da, (yiyelim baari) diyerek yerler. Pelit denilen (burada Pilit denilir) kestane benzeri tohumlarının tanenli ve hafif acımtırak bir tadı vardır. Yine bunlar da, palamutta olduğu gibi, kestane gibi yenilebilirler. Sincaplar ve başka bazı kemirgenlerle, koyun, keçi, inekler de bunları yerler.
Pinar çalı formunda da, ağaç formunda da olabilir. Çalı formundaki bir pinar budanarak ağaç şekli verilir ve o şekilde büyütülürse, yukarıda da görüldüğü üzere oldukça büyüyebilir. Bu büyüklük 15-20 metreye ulaşabilir. Yukarıdaki ağaçlar da 100 yaşın epeyce üzerinde yaşlı ağaçlardır.
Bunun da Latincesi vardır mutlaka. Ama bilmiyorum :) Bizim burada "Kızıl Pinar" deniliyor. Bunun tohumu diğerine nazaran biraz daha ince uzun oluyor. Tadı tamamen acıdır, yenmez. Bildiğim kadarıyla hayvanlar da yemiyor. Yaprakları Boz Pinar yaprağına göre daha büyüktür ve kenarları da dikenlidir. Yapraklarını da sevmez hayvanlar. Bunu sevse sevse kim sever, deve sever :)
İşte, bu da o dikenli yaprak. Deseni hiç de fena değilmiş.
Şimdii, bu Boz Pinar'dan da, Kızıl Pinar'dan da bizim burada oldukça fazla miktarda var. Bizim köyün ismi Pınarlıbelen ve ismin buradan, yani Pinar'dan geldiğini düşünüyorum. Çünkü bu köyde Pınar yok, ama Pinar çok.
Gelelim işin biraz da oyun kısmına; Biz küçükken bu pilitlerden "topaç" yapardık. Pilitler küçük olduğu dönemde alınır ve arka kısımları düz bir şekilde kesilerek, küçük düz bir çöp takılırsa topaç yapılmış olur. Aynı şey, pilitlerin büyük olduğu dönemde de pilitin bir kısmı kesilip atılarak yapılabilir. Ama küçük olduğu dönemde yapılanlar daha güzel dönüyorlar.
Sonra da düz bir zeminde böyle döndürülür(ler).
Pinar ağacı çok sağlam olur. Bundan dolayı onun düzgün dallarını, kazma, çapa, nacak, kürek gibi aletlerin sapı için kullanıyoruz. Yani, bu ağaç "bir kazmaya sap olabilen" ağaçlardan birisi :) Kimse ona, "sen bir kazmaya bile sap olamazsın" diyemez. Pinar kerestesinin ahşap işlerinde kullanıldığını duymadım. Belki de sert yapılı ve işlenmesi zor olmasındandır. Ama odunu kıymetlidir, çünkü yüksek kalorili bir yakacaktır.
Hangi çeşidi kullanılıyor bilmiyorum ama, mangal kömürü yapmakta kullanılır ve meşe odunundan yapılan mangal kömürü en çok tercih edilen mangal kömürüdür.
Palamut ağacının dibinde bulduğum palamutlardan yola çıkarak yazacaklarım bunlar. Eksikler kalmış mıdır, mutlaka kalmıştır. Kalan, kalır. Zaten, amacım da bilimsel bir makale yazmak değil(di). Bu kadar yeter :)
Sevgili hemşerim çocukluğumuzu hatırladım senin "pilit"lerden. Ne güzel yazmışsın...
YanıtlaSilSevgili hemşerim,
YanıtlaSilokumana ve beğenmene sevindim :)
selam ve sevgiler...
Bizim köyümüzde de çok bu ağaçtan. Yetişmesi çok uzun süren bir ağaç türü. Annemin anlattığına göre dedem bu ağaç yüzünden traktörünü kaptırmış. Tarlanın kıyısındaki pinarları söktüğü için.
YanıtlaSilEvet, yetişmesi uzun süren bir ağaç, onun için de kıymetini bilmek lazım. Gerçi, bütün ağaçların kıymetini bilmek lazım...
YanıtlaSilAğacın tohumdan üretimi hakkında bir öneriniz var mı?
YanıtlaSilİnsan ömrü çok kısa kalıyor. Bu ağaçları yetiştirmek için :)))
Silburaya gelince tanıdık pinarı, hele o güzel desenli yaprağın insana dokunması:)
YanıtlaSiltopaç süper:) doğada oyun da var, oyuncak da, sadece oynayacak çocuk bunu gören değerini bilen yetişkin lazım...
İsmail bey,
YanıtlaSilAslında böyle bişeyi hiç düşünmedik. Çünkü tarla kenarlarında, ormanlık, makilik yerlerde kendiliğinden bol bol yetişir. Bu da nasıl olur, kuşlar ve kemirgen hayvanlar bunları oraya taşırlar.
Siz de pilitleri alıp toprağa diktiğinizde bunları filizlendirip yetiştirebilirsiniz.
suyun güncesi,
YanıtlaSilmerhaba. evet, pinar bizim burada çok bol. Bizim ağaçlarımız onlar :) Ben bizim köyün adının Pınarlıbelen değil de aslında Pinarlıbelen olduğunu (olması gerektiğini) düşünmekte haksız mıyım?
Doğada oyun da var, oyuncak da... Basit, güzel, doğal :) Tabi bunların da nesilden nesile aktarılması lazım.
Güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler
YanıtlaSilbende kayseriden yazıyorum bu yazımı size bir çiçek üretimi yapan bir arkadaşımda gördüm bu pelit i çok dikkatimi çekti ilk defa gördüm bu tür pelit i çiçekci arkadaş bu agaç dan 2 adet oldugunu ve dış kabuklarının desen ve süs lemede kullanacagından bahsetti birde bu aaçların yetiştirilmesinde hızlı büyüme siiçin bir bilği verdi çok önemli bir bilği verdiği sizlerle paylaşmak istedim PELİT TOPRAGA DÜŞÜP DE FİLİZLENDİK TEN SONRA SONBAHAR GELİNCE TOPRAK DAN 2cm SONRA KES BAHAR IN KESTİĞİN YERDEN TERAR FIŞKIRACAK FIŞKIRMAYA BAŞLADIKTAN SONRA O SENE 3 MT KADAR BÜÜME OLUR DEDİ BU BİLĞİYİ SİZLERLE PAYLAŞMAKİSTEDİM BU BİLĞİYİ MÜMKÜN OLDUGU KADAR HERKESLE PAYLAŞIP İLLETİMİZİ BİLĞİLENDİRMENİZ DİLEKLERİMLE SELAMLAR
YanıtlaSilmerhaba, palamutları martta toprakla buluştursak filizlenir mi bir bilginiz var mı?
YanıtlaSilHarika! Teşekkürler.
YanıtlaSilMerhabalar. Pınar değil de pırnar ya da pırnal değil midir o?
YanıtlaSilPînar şeklinde yazarsak daha iyi anlaşılabilir. "İ" uzun... PİİNAR gibi... Bu arada, dikenli olan çalı şeklinde olanlar (Taze yapraklar) Muğla yöresinde keçilerin yiyeceğidir.
Sil