28 Şubat 2009 Cumartesi

Evde Şarap Grubu Şubat-2009 İzmir Tadım Toplantısı



İnsan dediğin kuş misali derler ya, aynen öyle. Bugün, Evde Şarap grubunun İzmir tadım toplantısı vardı. Bu toplantıya gitmek niyetinde değildim aslında. Ayhan (Güleyen) beyin davetine de bu yönde cevap vermiştim. Ama Rıdvan (Dursun) abi “ben gideceğim, Kadir de gelecek, sen de gel beraber gidelim” deyince, geçen Cumartesi günü “tamam” dedim. Ama hafta içinde öyle bir gribe yakalandım ki, gidemeyeceğimi düşünmeye başlamıştım. Neyse ki, bugün sabaha kadar epeyce toparlayabildim. Yine de tam iyileşmiş değildim.

Kargoyla gelecek birkaç parça eşya vardı, dün onları Rıdvan abi teslim almıştı, bu sabah getirip eve bıraktılar, Erdal’la beni aldılar ve yola çıktık. Gidişte Kuşadası – Seferihisar üzerinden gittik. Seferihisar’dan Teos’a (Sığacık) döndük ve orada küçük bir mola verdik. Öğleden sonra saat 13:00 civarlarında da Urla’da Urlice Bağlarına vardık. Akşamüzeri güneşin batmasına yakın da oradan yola çıktık. Akıllara şu gelebilir, şarap içtikten sonra trafiğe çıkılır mı?. Tabi ki çıkılmaz, zaten öyle de yapmadık. Adı üstünde bu bir tadım toplantısıydı, şarap içme toplantısı değil…



Fotoğrafta da görüldüğü gibi toplantıya katılan grup üyeleri tarafından bir çok şarap getirilmişti. Benim de üç şarabım vardı. Kimlerin hangi şarapları getirdiğinin notunu tutmadım doğrusu. Burnum biraz tıkalıydı ve ağzımın tadı da pek iyi değildi. Bu yüzden bazı şarapları tattım, bazılarını da sadece koklayıp Erdal’a verdim ve tadarak fikrini söylemesini istedim.



.


Tattığımız şarapların içinde güzel şaraplar vardı. Daha önce de söylediğim gibi, not tutmadığım için şaraplar hakkında bişey yazmıyorum. (Evde Şarap grubunun sayfasında yazılacaktır sanırım) Gayet güzel bir tadım toplantısıydı… Toplantıyı organize eden Özlem (Çakır) hanıma, Ayhan (Güleyen) beye ve gelen arkadaşlara teşekkürler…
.


Dönüş yolculuğunda Rıdvan ve Kadir abiye de söylemiştim, sonra evde Erdal’la da konuştuk. Son zamanlarda bugünkü yolculuk esnasında güldüğümüz kadar gülmemiştik. Hem gidiş, hem de dönüş yolculuğu müthiş keyifliydi. Böyle güzel bir gün için Rıdvan ve Kadir abiye bir kez daha teşekkürler…

.
Tadım toplantımız Urla'da, Urlice Bağlarında yapıldı.
.
.
Ev sahiplikleri için Bilge - Reha Öğünlü çiftine teşekkürler...
.


Urlice'de asmalar budanmış.



Bir yandan da bağda çalışma devam ediyordu. Budamada kesilen dallar toplanıyor.
.
.

24 Şubat 2009 Salı

Mehmet Kocadon'u Ziyaret



Önümüzde yerel seçimler var ve Ortakent-Yahşi Belediye başkanı olan Mehmet (Kocadon) abi bu seçimde Bodrum'da Belediye başkan adayı. Telefonla konuşuyoruz ama, yüz yüze görüş(e)meyeli epeyce olmuştu. Hem hayırlı olsun demek, başarılar dilemek, hem de üç-beş laf etmek için Neyzen Tevfik Caddesindeki seçim bürosuna uğradım. Yağhane restaurantı seçim bürosuna dönüştürmüşler, çok da güzel olmuş...
Onca gelen giden arasında, Mehmet abi ve eşi Hülya ablayla biraz sohbet etme fırsatı bulabildik...


















Tam olarak kesinleşmiş olmamakla birlikte bugünün programında Bodrum'a gitmek yoktu aslında. Bazı banka v.s işleri nedeniyle Bodrum'a gitmek gerekti. Hatta bir de bilgisayar işi vardı. Amcam, Erdal ve ben Bodrum'a gittik. Gitmeden önce Serkan'ı arayıp bilgisayardaki problemi anlattığımda, onun yönlendirmeleriyle sorunu hallettik(di) sanki. Bir daha kapattım açtım, herşey yolundaydı. Bu durumda bilgisayarı götürmekten vazgeçtim. Ancak akşam eve dönüp bilgisayarı açtığımda, aynı sorunun devam ettiğini gördüm. Neyse, bunu da yarın hallederim artık.
.

23 Şubat 2009 Pazartesi

Kuzu Göbeği


.
Ocak ve Şubat oldukça yağmurlu geçti. Bu kadar yağmurdan sonra kuzu göbeği mantarları da çıkmaya başladılar. En erken bu yörede çıkıyor, yani burası turfanda yeri. Bu işin ticaretini yapan arkadaşımız uğramıştı bir kaç gün önce, kilosunun 80 TL olduğunu söyledi. Bu fiyat daha sonra 35 - 40 TL seviyelerine düşüyor.
.


Kuzu Göbeği : Bütün dünyada bilinen en değerli mantarlardan biridir. Bir sap üzerinde bal peteğini andıran kahverengi şapkası ile kolayca tanınır. Ülkemizde 20'den fazla türle tanınan Morchella cinsine ait türler kızılçam ormanlarında, orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında, bitki örtüsü yanmış arazide ilkbaharda yetişmektedir. Kuzu göbeği ya da Göbek isimleriyle bilinen bu mantar aynı zamanda ihraç da edilmektedir.
.


Yemeği : Yıkanıp temizlenen kuzu göbekleri doğranırlar. Tavada biraz soğan sarartıldıktan sonra kuzu göbekleri eklenir ve beraberce pişirilir. Kuzu göbekleri eklenip pişirilmeye başlandığında suyunu da salmaya başlar ve pişirmenin sonuna doğru suyunu çeker. Bu aşamada tercih edilirse (ki ben tercih edilmesinden yanayım) ince kıyılmış sarımsak yaprakları ilave edilir ve biraz daha pişirilir. Son olarak yumurta eklenir ve yumurtalar piştikten sonra ocaktan alınır. (biz böyle pişiriyoruz ama, kuzu göbeklerinin bir taşım haşladıktan sonra doğranarak pişirildiği başka bir tarif daha var. Fark, ilk başta haşlandıktan sonra doğranması.)

.



.

Uyarı : Bilmediğiniz, emin olmadığınız mantarları, otları yemeyiniz.

.

21 Şubat 2009 Cumartesi

Bodrum - Yahşi 'de Bağ Budaması



Bugün Yahşi'de Rıdvan (Dursun) abinin asmalarını budadık. Bu asmalar, Rıdvan abiyle tanışmamıza da vesile olan asmalar. Biraz asma dikmeye karar verdiği günlerde, Bodrum Mavi dergideki yazılarımdan dolayı bizim bağlardan haberdar olmuş ve beni telefonla aramış sonra da köye gelmişti. İşte ondan sonra dikilen asmalar yavaş yavaş büyümekteler.
Yağmurlu geçen günlerden sonra bugün güneşli ve güzel bir gündü. Budama işi fazla uzun sürmedi, çünkü asmalar daha küçükler. (Baknz. fotoğraflarla budama)
.

Budama işinden sonra yemek yedik ve ardından Metro'da küçük bir alışveriş ve sonrasında da Rıdvan abinin evinde sohbet ve birer kadeh şarap. Cycles Gladiator 2005 Pinot Noir (Kaliforniya) : Orta gövdeli, dengeli, bitişi ortadan biraz uzun, güzel bir şarap.
.
Budama hakkında geniş bilgi için bakınız Bağda Kış Budaması


20 Şubat 2009 Cuma

Bağlarda Kış Budaması Bitti


.
Bakıma gittiği için birkaç gündür bilgisayar yoktu, dolayısıyla internet de yoktu. Bundan dolayı, iki gün önce (yani ayın 18’inde) budamanın bittiğini de ancak bugün yazabiliyorum.

Budamaya başladığımızı daha önce yazmıştım. Babam, budamayı bir keyif unsuru haline getirdiği ve günün birkaç saatinde budama yaparak geri kalan zamanda dinlendiği için, budama işi biraz geniş bir zamana yayıldı. Aslında devamlı çalışmayla bir haftada bitirilebilecek bir iş. Araya yağmurlu günlerin girdiği oldu. Hem de öyle birkaç gün falan değil. Ocak ve Şubat ayında son yılların en fazla yağmuru yağdı. Yarısından fazlası (2/3 e yakını) yağmurlu geçti. Zaman zaman araya başka işlerin girdiği de oldu tabi. Geçen yıl 25 Ocak’ta başlamışız, Şubat’ın 12’sinde bitirmişiz. Bu yıl da aşağı yukarı ona yakın bir tarihte bitti.

Yağmur yağarken çalışıl(a)mıyor. Çok yağan yağmurdan sonra da bağın içine girilmiyor hemen. Bunun da iki sebebi var. Hem ayaklarınız toprağa batabiliyor, hem de yaşken çiğnenen toprak sıkıştığı için toprağın yapısı bozuluyor ve işlenmesi de zorlaşıyor. Yine bu sebepledir ki, yaş olan ve daha sonra işlenecek arazilerde hayvan otlatılmamaya çalışılır.

Budamada geç kalmamamıza rağmen, (belki havaların biraz ılıman gitmesinden olabilir) son zamanlarda asmalar budanırken, sofralık olan asmaların dalları kesildikten sonra, biraz su aktığını söyledi babam. Ancak, şaraplık üzümler en son budandığı halde, onların kesilen dallarından hiç su akmadığını, aksine bu dalların sert ve sırım gibi olduklarını söyledi. Bunu da, sofralık ve şaraplık üzüm asmalarının arasındaki morfolojik farkın bir gözlemi olabileceği için buraya aktarmak istedim…

.
.