23 Şubat 2011 Çarşamba

Bağcılıkta Ay Takvimi



Bundan bir buçuk yıl kadar önce yazdığım bir yazıda, "İncirin bandırılmasının zamanı konusunda da ince bir detay var; İncirin ay karanlık olduğu dönemde bandırılacağına, dolunayda bandırılırsa kışın pek dayanmayacağına, kurtlanacağına ve bozulacağına inanılır" diye yazmıştım.

Ay dolunayken yani, "ay aydınlık" iken tarhana karılmaması, mercimek, nohut vs. gibi bakliyatların hasat edilmemesi hususları eskiden beri bilinen ve mümkün mertebe riayet edilen durumlardır. Dolunayda işlenecek ve depolanacak bu ürünlerin haşerat zararlarına maruz kalacaklarına inanılır.

Kereste yapılmak üzere kesilecek ağaçların ise dolunayda kesilmemesi gerektiği, bu dönemde kesilen ağaçların kerestesine kurt düştüğü (düşeceği) çok yaygın bir inanıştır. Her ne kadar günümüz teknolojisi ve ilaçlamaları ile bunun önüne geçmek artık mümkün olabilecekse de, geçmişte buna göre hareket edilmiştir ve günümüzde de buna uyanlar vardır.

Fıçı üreticisi Tonnellerie Nadalie'nin web sitesinde ise; "Ayın son çeyrek evresinde, ay ışıkları kaybolurken, yani ağaçtaki rutubetin en düşük düzeyde olduğu dönemde, ONF’nin denetiminde kesilen meşe ağaçları önce kütük haline getirilir, sonra da fıçı tahtasına dönüştürülür" denilmektedir.

Gence Alton ise Hürriyet gazetesindeki 11.07.2010 tarihli Rhys'ın Sırları başlıklı yazısında, "...... Sahibi Harvey’e göre en ideal üst toprak, iri kil ile kırık taş karışımı. Bu sayede asma açlıkla tokluk arası bir dengeye kavuşuyor. Kevin Harvey bunu KDK, yani organik kimyada katyon değişim kapasitesi analizleriyle ortaya çıkarmış. Hem bu denli bilimsel çalışıyor hem de kiminin büyücülük olarak değerlendirdiği biyodinamik bağcılık prensiplerini uyguluyor. Bunun doğa kanunlarının dışında hareket etmemek uğruna gerekli bir disiplin olduğu inancında.
Haksız da sayılmaz. Ay takvimine endeskli, biyodinamik tarımda aslında sonsuz potansiyel var. ...." diye yazmıştır. (Gence Alton'un bundan bir önceki yazısı "Rhys : Bu İsmi Unutmayın!" başlıklı yazısı için tıklayınız)

Bundan üç yıl kadar önce ise bir bağbozumu toplantısında bana, "İtalya'dayken üzüm hasadının ay karanlıkken yapıldığını duymuştum, bunun gerçekliği nedir?" diye sorulmuştu. Yani, taneler olgunlaşmış ve hasada gelmişse, ayın durumunu ne kadar bekler onu da bilemiyorum doğrusu.

Bodrum yarımadasındaki mandalina bahçelerinde de budamaların ay karanlıkken yapıldığını duymuştum, biliyordum...

Geçtiğimiz günlerde de web sitem ve blogumu Fethiye'den takip eden Altan Çelik arkadaşımdan, "Sitenizde kış budamasının başladığını belirtmişsiniz. Merak ettiğim konu şu : Bizim bu taraflarda ne tür bitki olursa olsun budaması için "ay eskisi"ni beklerler. Yani ayın dolunaydan sonraki 14 gününde budamaya gayret gösterirler. Ağaçların ve bağların gövdesindeki su çekilmiş olacağı için daha az ağlayacağı ve olası kış donlarından daha az etkileneceği düşünülür. Babam da emekli bir Ziraat Teknikeri olarak şimdiye kadar onun da azami ölçüde bu hususa dikkat ettiğini fark ettim. Siz de budamalarınızda bu hususa dikkat ediyor musunuz? Yoksa ay eskisi / ay yenisi gibi kavramların pek etkisi olmadığını mı düşünüyorsunuz? Çünkü biz de bir kısmını budadık ama ay hilale dönüp yeni aya geçince ara verdik" diyen bir e-posta almıştım.

Sonuç : Bağ çok büyük olmadığı için zaman kısıtımız yoktu ve ay takvimine uyma yönünde bir inanışımız da zaten vardı. Ve zaten buna uymakla kaybedeceğimiz bişey de yoktu. Biz de bu konuyu konuştuk, değerlendirdik ve ay takvimine uymaya karar verdik ve budamayı buna göre yaptık...

3 Şubat 2011 Perşembe

Aksona, Aksona Mehmet, Aksona Mancorna



Sevgili abim, sevgili dostum Aksona Mehmet'in, teknesi Aksona Mancorna ile çıktığı Akdeniz Seyahatini daha önce yazmıştım. Kendisini bu seyahate uğurlarken yaptığı konuşmada “Biz Bodrum’un ruhuyuz! Buradan bu gün çıkacağımız yolculukta birçok ülke gezeceğiz. Bodrum’un ruhunu açık denizlerde yaşatacağız. Gezeceğimiz ülkelerde Bodrum’un süngercilerinin hep var olduğunu, bu mesleğin hala devam ettiğini göstereceğiz..." demişti.

Aksona Mehmet'in web sitesi yenilendi ve Akdeniz seyahatinin fotoğrafları, süngercilik fotoğrafları ve diğer fotoğraf ve bilgiler sitede yer alarak, konusunda çok önemli bir kaynak oldu...

19 Ocak 2011 Çarşamba

Bu Da Oldu; Ayaklarım Alçıda



Çok komik, kaşla göz arasında bir kaza(cık) ve ayaklar bu halde. Tekerlekli sandalyeden düştüm. Öne doğru çok yavaş, ağır çekimde bir düşmeydi bu. Kendimi yavaşça yan tarafa doğru koyuvermiştim. O esnada ayaklarım altımda kalmış sanırım. Zaten iyice hassaslaştıkları için olan olmuş. Ne zaman? Bir hafta önce. Sol ayağım şişmişti. Sağ ayağımda da vardı şişme ama çok değildi, daha sonra inmişti. Ben de berelenme falandır diye hastaneye gitmek istemedim. Daha doğrusu öyle olmasını geçirdim hep içimden. Ama daha sonra şişlik pek de inmeyince ve üstüne üstlük hafif bir morarma da olunca bize de hastanenin yolu göründü...



Netice; Sol ayak bileğimde kırık, sağ ayak bileğimde çatlak. Şimdilik atel alçıya alındı. Bu alçıda 12-13 gün kadar kalacak, bu arada şişliği falan inecek ve asıl alçı o zaman yapılacak(mış). O da 30 gün kadar kalacak(mış). Yani toplam 45 gün kadar bir süre. Ooof of, nasıl geçer bu alçılarla bu kadar gün bilmiyorum ki...
.
Blogumu takip edenler İşmen Bağlarını da, onlarla dostluğumu da bilirler. İşte onlardan da Haluk (İşmen) abi bir kaza yaşamış. Bir kaç günlüğüne İstanbul'a giden Haluk abi, Bodrum'daki çiftliğine dönmek üzere havaalanına gidecekken, yolda bir arabanın çarpması marifeti sonucunda Bodrum yerine hastaneye gitmek durumunda kalmış. Bu hayat ne kadar garip böyle yaaa... Herşey bir şaka gibi sanki... Hadise dün olmuş. Ama ben geçmiş olsun demek için bugünü beklemiştim. Buradan bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum...

16 Ocak 2011 Pazar

Garova'da Pazar Günü Ziyaret ve Sohbetleri



Yalıçiftlik'e yeni yerleşmiş olan Ulvi (Doğan) bey ve eşi Dilek hanım. İlk defa geliyorlar, onlarla bugün tanıştık. Gülnar hanımla beraber geldiler. Bulmak zor değil ama yine de bilen birisiyle gelmek daha kolay tabi. O bilen birisi de Gülnar hanım :)
Köpekleri (adını unuttum) de vardı ve epeyce mutluydu, hatta pek ayrılası da gelmedi. Bizimkiler bağlıydılar. Ama ona pek fazla da ses çıkarmadılar zaten. Sanki bıraksak anlaşacak gibiydiler.

Gülnar hanım Mustafa'ya yeni kitabını getirmiş. Mustafa için onu imzaladı ve Mustafa da Gülnar hanıma teşekkür etti. Kitap; Genç Kaşifin Doğa Rehberi - 1 / TÜRKİYE'NİN AĞAÇLARI Çocuklara ağaçları (ve tabiki doğayı) tanıtan ve sevdiren çok güzel bir çalışma. Çocuklar için düşünülmüş ama bence büyükler için de gayet uygun. Kitabın yazarı Gülnar hanım, resimleyen de Tim Davis. Günün sorusu da burda geldi Mustafa'dan. Mustafa kitaba bakarken bana, "amca bu kişi de (Tim Davis) buraya geldi mi?" dedi :) Ee, çocuk haklı aslında bunu sormakta :)



Mustafa Karaöz şefim bir kaç tane aşı kalemi almak için uğradı bugün Ufuk abiyle beraber. Yalıçiftlik ve Kızılağaç'a geçiyorlardı. Önümüzdeki günlerde Zirve Dağcılık ve Doğa Sporları Kulubü Marmaris şubesiyle gerçekleştirecekleri gezinin güzergah çalışmasını yapacak ve kendi küçük bağına uğrayacaktı. Ben de Zirve yazısı görünsün diye montu öyle tutuyorum :)
Onların hemen ardından da Yalıçiftlik'ten Mimar İsmail abi ve Ersin kaptan geldiler.



Nida abi ve oğulları Cem ve Erdem. Nida abiyle tanışalı 2 yıl kadar oluyor sanırım. İstanbul'daki işinden kendini bir şekilde emekli edip Bodrum-Turgutreis'e yerleşmiş bir kişi. Tanışmamızın hikayesi de şöyle; İstanbul'daki bir arkadaşı (Mete bey) şarap yapmak istiyormuş, internette araştırma yaparken bodrumbaglari.com 'a rastlamış ve site çok hoşuna gitmiş. Oradaki tarife göre şarap yapmış ve Nida abiye de, "Bodrum'a gidince Garova'ya benim yerime gidip hem oraları gezer hem de Mehmet beye teşekkür eder misin?" demiş. Nida abi ilk bunun üzerine gelmişti. Daha sonra da ziyaretleri devam etti. Geçen yaz arkadaşıyla beraber de gelmişlerdi (yandaki fotoğraf) ve o zaman Mete abiyle de tanışmıştık...

8 Ocak 2011 Cumartesi

Garova'da Bağları Budamaya Başladık



Asmalarda kış budamaları sert yapılır ve o yıl oluşan çubuğun %85-98 i kesilip çıkartılır. Budama zamanı, yaprak dökümü ile ilkbaharda gözlerin sürmesi arasındaki zamandır. Ve biz de budamaya başladık.

Kış budaması nedir ve nasıl yapılır? Fotoğraflarla anlatımı için tıklayınız.



Budamaya başladığımız bugün, budamayla ilgili böyle çok güzel de bir mail aldım. İşte bilgiyi paylaşmanın güzelliği de bu...

İzmir, Çeşme'deki evimin bahçesinde 10 adet asmam var yıllardır araştırmama rağmen nasıl budayıp bakım yapacağımı bir türlü öğrenemedim, verilen bilgiler ya anlaşılmazdı ya da yanlıştı. Sizin sitenizde özellikle budama konusundaki resimli ve anlatımlı tarifiniz inanılmaz açıklayıcı ve anlaşılır, şimdi asmalarımı nasıl budayacağımı en azından pratik olarak biliyorum. Doğa aşığıyım ve ağaçlarımın çiçek açtığı zamanlar onları seyretmek bana büyük mutluluk veriyor, hele çocuklarımın ve torunumun o ağaçlardan meyve koparmaları, üzüm salkımlarını özenle keserek yemeleri, bu ürünleri sadece manav tezgahlarında değil de bize sunan doğa harikası o ağaçlardan koparmaları da ayrı bir zevk. Bundan böyle onlara daha güzel üzümler yedirmeme yardımcı olduğunuz için tekrar tekrar teşekkür ederim.