Kale Dağı, Yalıçiftlik tarafıyla, Karaova tarafını ayıran bu yörenin en yüksek dağı. Yüksekliği 530 m civarında. Gökova Körfezini, Güvercinlik Körfezi ve Didim tarafını, Bodrum Akyarlar tarafını gören etrafa hakim bir nokta. Bu yüzden üzerinde "yangın gözetleme kulesi" var. Dağ aynı zamanda antik bir yerleşim yerine de ev sahipliği yapıyor. Zirvenin Doğu ucunda Bodrum yarımadasının en eski halklarından olan Lelegler'in kenti Theangela var. Belki de bu dağın adına, buradaki kuru duvar olarak yapılmış olan kentin dış sur duvarlarından dolayı Kale Dağı denilmiştir...
Bu dağa en son 2013 Nisan ayında çıkmıştım. En son yürüyerek ise sanırım 1997'lerde falandır. Hemen köyün üst taraflarına şöyle bir dolaşıp geleyim diye çıkmış, üstelik de hiç kimseye haber vermeden ve yolu uzattıkça uzatmış en sonunda da kendimi Kale Dağının tepesinde bulmuştum. İnerken de herkesin kullandığı patika ve yollardan değil, en dik yerden inmeye kalkmış ve çok zorlanmıştım. Eğer oralarda düşüp ayağımı falan kırsaydım, başıma bir kaza gelseydi, kimsenin beni aramayı akıl edemeyeceği yerlerdi. Bunlardan konuştuk, günlük olağan sohbetimizi yaptık Cevat abiyle. Bağlarımızı uzaktan seyrederek birer kadeh de şarap içtik...
Etraf, doğa o kadar güzel ki... Neler yok neler... Mersinler, Ada çayları, kekikler, pürenler, çöğür armutları (ahlat), sandal ağaçları, defne... Ve tabi, bizim burada "çilek" dediğimiz, ama başka yerlerde "koca yemiş" denilen, kırmızı dağ çilekleri. O kadar güzel görünüyorlar ki. Dağ çileğini pek sevmem aslında, fazla çekirdekli geliyor bana. Bir iki tane yerim, o kadar. Onların orada olmaları çok güzel... Ve, bizim için belki çok fazla değerli değiller ama, dağdaki hayvanların beslenmeleri için çok önemliler...
Oralarda yürüyerek dolaşmak tabiki çok güzel olurdu, ama benim için bu söz konusu olamayacağından, gidebildiğimiz yerlere kadar arabayla gittik. Sonra, etrafı seyrederek, Yalıçiftlik'e, deniz kenarına doğru yavaş yavaş aşağı inerken,"buraları yürüyerek gezmeli, sandallara, mersinlere, kekiklere, dağ çileklerine dokunarak yol almalı..." demiştik.
Bu arada, biz Kale Dağının adına kısaca "Kale" deriz. Konuşma dilinde, biraz daha bize uyar ve "Gale" olur... Dün öğle saatlerinde Cevat abi aradı, "beni görebiliyor musun yukarıda" dedi. Hemen anladım, Gale'de idi. Cevat abi, yürüyüş geçmişi olan bir kişi. Sırt çantasını hazırlamış ve köpeği Cango'ya da "hadi" demiş. Zaten Cango'nun canına minnet... Buralarda çok güzel yürüyüş güzergahları var. Dün, 12 km ve yaklaşık 500 m tırmanış içeren yürüyüşe çıkmışlar. Aradığında, "fotoğraf çekmeyi ihmal etme" demiştim, o daha iyisini yapmış, yukarıdaki güzel videoyu hazırlamış. Çok severek ve daha önceden bildiğim o yollarda sanki ben de yürüyormuşum gibi hissederek izledim...
Bu da, yazdan kalma bir günde, yaklaşık bir buçuk ay önceki, Kale Dağı gezimizin selfiesi :)
Mehmet, kale dağına çıkan bu patika gerçekten yürüdüğüm birçok bilinen yürüyüş rotasından daha zevkliydi. Dağ çilekleri, sandal ağaçları ege akdeniz coğrafyasının muhteşem bir örneği.
YanıtlaSilEvet Cevat abi sana katılıyorum... Çektiğin videoyla da bu keyifli rotayı ben de yürümüş gibi oldum...
YanıtlaSilVideoyu izlerken bizim yürüyüslerimiz aklima geldi... gülümsedim :-) Özgür le biz hep yürüyüsler yapiyoruz. Türkiye tatillerimiz hep bol bol yürüyüslerle geçiyor... araba ile bir yerden geçerken güzellikleri görmüyor insan. Ama yürürken kokulari daha iyi aliyor ve tüm gizli güzellikleri kesfediyor.
YanıtlaSilBirde yaninda Cango gibi yolarkadasin varsa... yürüyüsler daha da keyifleniyor :-) Isviçre den selamlar.
Ben de bu yazıyı yazarken, videoyu izlerken siz aklıma gelmiştiniz :) Anlatmıştınız çünkü tatildeki yürüyüşleri...
SilBodrum'dan selamlar...