Fethiye'nin Yeşilüzümlü Beldesinde düzenlenen
Kuzugöbeği mantar festivalinden üç yıl önce haberdar olmuştum. Her ne kadar gidememiş olsam da internet üzerinden takip ediyordum. Festival düzenleme komitesinde yer alan Mustafa (Temimhan) bey, yaklaşık bir ay kadar önce Erhan (Yürüt) abiyi aramış, onları ve beni bu yıl 5.si düzenlenen festivale davet etmişti. Erhan abi, "gider miyiz?" dedi, ben de, "gidelim abi" demiştim.
Yeşilüzümlü beldesi, Fethiye'ye 17 km uzaklıkta. Etrafı çam ağaçlarıyla kaplı güzel bir yoldan ulaşılan, çam ormanları içerisinde, doğal güzellikleri bozulmamış bir yerleşim yeri. Nüfusu 3650 olan ve Geyran dağı olduğunu öğrendiğim bir dağın eteklerinde deniz seviyesinden 500 m yükseklikteki bir ovada yer alan Yeşilüzümlü, Fethiye’nin yaylası konumunda. Yeşilüzümlü'nün hemen yakınında da
Kadyanda antik kenti mevcut.
Kuzu Göbeği : Bütün dünyada bilinen en değerli mantarlardan biridir. Bir sap üzerinde bal peteğini andıran kahverengi şapkası ile kolayca tanınır. Ülkemizde 20'den fazla türle tanınan Morchella cinsine ait türler kızılçam ormanlarında, orman açıklıklarında, yol ve akarsu kenarlarında, bitki örtüsü yanmış arazide ilkbaharda yetişmektedir. Kuzu göbeği ya da Göbek isimleriyle bilinen bu mantar aynı zamanda ihraç da edilmektedir.
Yeşilüzümlü'ye 1995'te gitmiştim bir kere. Oraya tekrar giderken, minibüsten indiğim, bir kaç büyük ağacın olduğu meydan aklımdaydı hep. "Acaba doğru mu hatırlıyorum" diyordum, oraya varınca, "evet, işte burasıydı..." dedim.
Yeşilüzümlü, adından da anlaşılacağı üzere, ismiyle müsemma, "üzümlü" bir yer. Dolayısıyla da, festival programında yer alan konuşmalardan biri Bağcılığa ayrılmıştı, konuşmacı da bendim.
Saat 11:30 civarlarında varmıştık Yeşilüzümlü'ye. Kısa bir süre dinlenip, konuşmamı yaptıktan sonra sıra etrafı gezmeye gelmişti. Etrafta çok güzel dokunmuş kumaşlar ve bu kumaşlardan yapılmış ürünler vardı. Bu dokumanın adının "dastar" olduğunu öğrendim.
Yeşilüzümlü Belediyesinin web sitesinde "dastar" için şöyle yazılıyor; "Yeşilüzümlü, ”DASTAR’’adı verilen dokumalarıyla da ünlüdür, Dastar, yörede kamçısız tezgah kullanılark ağartılmış pamuk ipliği ile tercihen üzerine aynı renk iplikten desenlerin atıldığı karakteristik bir dokuma cinsi. Geleneksel yöntemlerle dokunan Dastar; pamuk, yün ya da ipek iplikler kullanılarak yapılıyor. Birçok evde, aile yadigarı tahtadan yapılma Dastar tezgahları hala korunmakta ve bu tezgahlarda topak yanış, sulu yanış, sülük yanış, çengel yanış, kilim yanış, yılan yanış, deve boynu, çomak gibi motifler kullanılıyor."
Çok güzel folklor gösterileri ve mini bir defile izledik...
Bugün festivalin 3. ve son günüydü.
Kuzugöbeği mantarıyla ilgili faaliyetler daha çok 1. ve 2. günlerdeydi. Bunlar da hem kurutulmuş hem de taze kuzugöbekleri.
Not : Blogtaki fotoğrafları büyük olarak görmek için üzerlerine tıklayınız.
Beldenin adı Yeşilüzümlü olunca ve bu kadar da üzüm üretiliyor olunca, haliyle amatör olarak ev şarabı da üretiliyor. Yöre insanları tarafından yapılan amatör ev şaraplarının değerlendirildiği yarışmada, başarılı olan şaraplar seçildi ve (varsa) şaraplardaki hataların ne olduğu söylendi...
Festival programı tamamlandıktan sonra, günün sonuna doğru, ayrılmadan önce son sohbetler... Mustafa (Temimhan) abi ve arkadaşı Osman abi önümüzdeki günlerde Bodrum'a gelecekler, "o zaman görüşmek üzere..." dedik.
Yeşilüzümlü'nün hemen karşısındaki dağların dorukları karlıydı. Öğle saatlerinde ve öğleden sonra güneşli sıcak bir hava varken, Yeşilüzümlü'nün eteklerinde bulunduğu daha yakındaki dağların zirvelerini akşama doğru sis kaplamaya kaplamaya başlayıp, dağın zirvesiyle bulutlar birbirine karışınca hoş bir görüntü oluşmuştu benim açımdan. Bir süre sonra da hafif bir yağmur başladı ve biz Yeşilüzümlü'den yağmur eşliğinde ayrıldık...
Bir de, öğleye doğru Fethiye'ye gelirken uzaktan görünen, sanırım Babadağ olsa gerek, hafif bir sis tabakasıyla zirvesi gökyüzüne karışan dağ oldukça etkileyiciydi, bunu da söylemeden geçmek istemiyorum.
Gün batımı eşliğinde dönüş yolundaydık... Fethiye-Göcek-Dalaman-Köyceğiz-Akyaka-Muğla-Yatağan ve sonrası bizim bu taraflar. Yol güzergahında bazı yerlerde yol yapım çalışmaları olmakla birlikte, yollar iyi, rahat. Benim aklımda hep Fethiye yolu virajlı ve biraz sıkıntılı diye kalmıştı. Demek ki oralar Göcek tünelinin olduğu bölümmüş. Tünel açılınca virajlı yol falan kalmamış, sadece bir kaç dakikada dağın bir tarafından girip diğer tarafından çıkıyorsunuz. Tünelin girişine yakın bir yerde gişe görünce, "burda otoban da yok, bu gişe de ne" demiştim, sonradan anladım, tünelden geçiş ücretliymiş.
Köyceğizde yol kenarında portakal satılan tezgahlardan birinde durup, portakal ve limon aldık. Yavaş yavaş hava da kararmaya başlamıştı...
Birinci ve ikinci günlerde orada değildim ve görmemiş olsam da, sadece son günden bile gördüğüm kadarıyla, çok başarılı, katılımın, ilginin yoğun olduğu bir festivaldi. Benim beklentimin üzerindeydi. Emeği geçen ve destek veren herkese teşekkürler... Yeşilüzümlü Beldesi de, tekrar söylüyorum, çok güzel bir yer... Vee, hem gidişimiz hem de dönüşümüz, çok güzel bir yolculuktu. Bu keyifli, Fethiye/Yeşilüzümlü seyahati için Erhan abiye ve Füsun ablaya çok teşekkürler...
Son olarak, Yeşilüzümlü Beldesinden bir bağ fotoğrafı da olsun isterdim, ama bunun için vaktim ve fırsatım olmadı.
Kuzugöbeği mantarına ve toplanmasına dair CNN Turk'ten güzel bir video için tıklayınız.