7 Kasım 2015 Cumartesi

Kaki, Trabzon Hurması, Cennet Hurması, Cennet Elması, Japon Elması. Nasıl Kurutulur?

Ülkemizde en fazla isim karışıklığı yaşayan meyvelerden biri de herhalde bu meyvedir. Bir sürü isimle anılıyor. Anlaşılması için bazen birkaç ismini birden söylemek gerekiyor. Bilimsel olarak bakılacak olursa; Plantea (Bitkiler) aleminin, Magnoliophyta (Kapalı tohumlular) bölümünün, Magnoliopsida (İki çenekliler) sınıfından, Ericales takımının, Ebenaceae (Abanozgiller) Familyasına ait, Diospyros cinsinin, D.kaki türüdür. İkili adı Diospyros kaki’dir. Kaki ismi buradan gelmektedir ve uluslar arası anlaşılırlığı ve bilinirliği olan ismi de budur.

Anavatanı Çin ve Japonya olan Kaki, ilk olarak Trabzon, Artvin civarında yetiştirilmiş ülkemizde. Şimdi de en çok Trabzon civarı olmak üzere, Kuzey Anadolu'da, sonra Hatay civarında ve Antalya dolaylarında yetiştirillmekle birlikte, ülkemizin hemen hemen her yerinde yetişebilmektedir. Burada yetişmesinden de anlaşıldığı üzere, hem Trabzon'da, hem de yurdun başka yerlerinde (mesela Bodrum'da) gayet güzel yetişiyor. 

Kışın yaprağını döken, 4-6 m kadar boylananbilen bir ağaçtır. Sarımsı beyaz çiçekleri Haziran ayında açar. Meyveleri sonbaharda olgunlaşır. Portakal rengindeki meyveleri şekerli ve tanence zengindir. Olgunlaşmamış meyveler ise aşırı tanenlidir. Vitaminler ve karbonhidratça zengin, sağlık açısından faydalı bir meyvedir…

Kaki için, daha önce (2008 yılında) blogumda (yani burada) yazmış olduğum yazıya ve fotoğraflara da bir göz atmak isterseniz, tıklayınız.

Gelelim asıl mevzumuz olan kurutulmasına, nasıl kurutulduğuna. Geride kalan birkaç yıldır, bu meyveden biraz kurutmayı denemeyi konuştuk hep Cevat abiyle. Ben evvelki yıl 3-5 meyveyle deneme yaptım, ama başta kurutma yeri çok doğru olmadığından ve başka bazı sebeplerden, deneme başarısız oldu. Bu yıl Cevat abiyle bir denemede daha bulunalım dedik. 

Yeşilden turuncuya dönmeye başlayan, sert meyveler, sapının bir kısmı üzerince kalacak şekilde toplanır. Sap önemli, sap mutlaka olmalı.

Kabuklar soyulur.

Sapından iple bağlanır. Sap önemli demiştik ya, işte bunun için önemli. Bağlayıp asabilmek için.

Yağmurdan korunaklı, güneş alan, hava sirkülasyonu olan bir yerin (mesela bir balkon) ev şartlarında az miktarda meyve kurutma için uygun olduğu söylense de, kurutma için biz daha güzel bir yer bulduk. Cevat abinin serası. İçerisi sıcak, karşılıklı pencerelerden hava sirkülasyonu da var, bu pencerelerdeki sinek telleri içeriyi sineklerden de koruyor. Olacak bu iş, kurutacağız.

Japonlar buna, yani kurutulmuş Kaki’ye Hoshigaki diyorlar(mış). Hoshigaki güzel bir isim, hoş bir isim ama, burası Bodrum, ben de Japon olmadığıma göre, buraya uyan bir isim bulayım dedim ve Gurugaki dedim…

Kurutulmasını anlatan videolar ; 



Gurugaki'nin içine Ceviz konularak hazırlanması ;


27 Ağustos 2015 Perşembe

Garova'nın Shiraz / Syrah'ları

Bundan 10 yıl önce, daha çok benim isteğim üzerine bağa bir miktar şaraplık üzüm aşılamaya karar verdiğimizde, Tarım Bakanlığının 1997 basımı olan ve içinde Türkiye’de yetiştirilen yerli ve yabancı üzüm çeşitlerinin bulunduğu “Üzüm Çeşit Katalogu” ndan, iklim isteklerine, nasıl şarap verdiklerine, hastalıklara dayanımlarına hassasiyetlerine vs. bakarak bazı şaraplık üzümler seçmiştim. Onların içinde Shiraz yoktu. Çünkü o kitapta Shiraz yoktu. Çünkü, kitabın basıldığı yıldan önce Türkiye’de Shiraz yetiştirilmiyormuş. Üstüne, o zamanlar ben de bu konuda fazla bilgi sahibi olmayınca, Shiraz 1 yıl gecikmeli olarak ertesi yıl aşılandı.

Bugün itibarıyla Türkiye'de birçok bağda Shiraz yetiştiriliyor. Bu güzeller de, Garova’daki az miktardaki Shiraz’larımızdan...

16 Ağustos 2015 Pazar

Cardinal Üzümü / Cardinal Grape

Biz, yaklaşık 30 yıl önce ilk parsel bağı kurduğumuzda, küçük bir alan (bağ) olmasına rağmen buraya birçok üzüm çeşidi aşılanmıştı. Perlette çekirdeksiz, Alphonse Lavalle ve Cardinal ana çeşitler olmak üzere, bir miktar erkenci Uslu üzümü ve sanırım çok azar miktarda olmak üzere 1-2 çeşit daha vardı. Bu çeşitleri kim önermişti, neye göre seçmiştik, şimdi hatırlamıyorum. Ama bunların içinde iyi ki Cardinal varmış. Çünkü Cardinal hakikaten çok güzel bir üzüm. Birgün yerini alabilecek güzellikte bir üzümle tanışır mıyım bilmiyorum. Öyle bir üzümle tanışıncaya kadar –şimdilik- onu tek geçerim...

Zaman içerisinde bu eski parseldeki diğer üzüm çeşitleri tekrar aşılanarak Alphonse ve Cardinal oldular. Cardinal üzümü E.Synder ve F.Harmon tarafından 1939 yılında Kaliforniya'da Flame Tokay ve Alfonse Lavallee üzümlerinin melezlenmesi sonucu ıslah edilmiş bir çeşit. Ülkemizde Ege, Marmara ve Akdeniz Bölgelerinde yetiştiriciliği yapılmaktadır. İri taneli erkenci bir sofralık üzümdür. Tanenin rengi ilk başlarda pembemsi kırmızıdır, ama bu renk yanıltıcı olmasın, bu renkteyken bile tatlı ve aromalıdır. Zaman ilerledikçe taneler siyaha dönük koyu kırmızı bir renk alır. Daha da tatlanır ve aroma kazanır. Yuvarlak ve iri (biraz basık oval) olan tanelerin ağırlığı 6-9 gramdır ve 2 - 4 adet çekirdek ihtiva ederler. Salkımları dallı konik bir yapı gösterir, iridir ve seyrektir. Literatür bilgisinde salkımları için "iri" (500-600 gram) deniliyorsa da salkım büyüklükleri yetiştirme şartlarına (sulanıp sulanmama, bakım, gübreleme vs.) göre değişebilir.

24 Temmuz 2015 Cuma

Pembe Çekirdeksiz Üzüm

Pembe çekirdeksiz üzüm. Bağımızda sadece bir tek asma olarak mevcut. Epeyce yıl evvel, benim daha çalıştığım zamanlarda, birgün, kuzenlere "bağdan birkaç salkım üzüm getirin de yiyelim" demiştim. Onlar da gitmiş bu pembe çekirdeksiz üzümden iki salkım alıp gelmişlerdi. Ben de, bu üzümü pek bişeye benzetemediğimden, "koca bağda bula bula bu üzümü mü buldunuz" demiştim.



O zamanlar bağla ilgilenecek fazla vaktim olmuyordu, ve benim, bağda böyle bir üzüm olduğundan haberim bile yoktu. Fakat, yedikten sonra çok beğendim ve o gün bugündür de çok beğenirim... Tadı güzel olan bu üzümün pazarda satımı zordu. İnsanlar onun çekirdeksiz kırmızı üzüm olduğunu bilmiyorlar, gelişmemiş, iyi olgunlaşmamış bir kırmızı üzüm sanıyorlar ve almakta tereddüt gösteriyorlardı. Sonra, zaten 3-5 asmadan ibaret olan bu asmaların yerine başka üzüm aşılandı ve şimdi bir tek asma kaldı. Ayrıca, ilk parsel bağı kurduğumuz zaman, değişik çeşitlerden epeyce üzüm dikmişiz. Küçük bir bağda, botanik bahçesi gibi bir çok çeşitte üzüm yetiştirmek, ticari bir yetiştiricilik için doğru değil(miş)... 

14 Temmuz 2015 Salı

Bir Zamanlar... Bağın Bekçisi

Eskilerden bir fotoğraf. Tarih 30.07.2005 Bir gün akşamüzeri evden çıktım, bağın içine gittim. Sonra, bağın içinden yolun kenarına doğru gittiğimde, babamı gördüm sandım. Halbuki ben çıkarken babam evdeydi. Ama nasıl olur dedim, biraz önce evde bırakmıştım. Meğer oraya bir korkuluk gibi bişey yapmış. Ya da bekçi diyelim. Nasıl derseniz artık. Üzerine de çalışırken giydiği gömleklerinden birini giydirince ben o sanmışım. Fötr desen, o da uyuyor...

Bütün yaz boyunca, yoldan gelen geçenler, jeep safariye çıkan turistler ona selam vererek geçtiler. Bazıları kamerayla çektiler. Çaktırmadan çok meşhur olmuştu bizim korkuluk…

5 Haziran 2015 Cuma

Harman... Eski Günlerdeki Gibi...

Bodrum Karaova Yeniköylü Çelik lakaplı Mustafa Bacaksız besteleyerek dile getirdiği Bodrum Hakimi (Hakime Hanım) türküsünde şöyle der;

Bodrumlular erken biçer ekini,
Feleğe kurban mı gitti Bodrum Hakimi
......

Artık Bodrum’da pek ekin de kalmadı, kalanlar da daha bir erken biçilir oldu... Nerde o eski, buğday, arpa, yulaf dolu tarlalar... Nerde o emek dolu, insan dolu tarlalar... 


Geçtiğimiz hafta içinde, 25 dakika kadar süren küçük bir harman dövdük. Küçük bir mercimek harmanı. Ben de oradaydım ve benim için de nostaljik bir durum oldu. Onun için diyorum eski günlerdeki gibi diye. 

Barış Manço şarkısında; “Arpa buğday yan yana orak istemez / Yağız at şahlandı mı, dur durak dinlemez / Sen de bana git diyorsun amma / Senin bana gönlün var gibi gibi…” diyor.

Yukarıdaki fotoğrafın yılı 1987 ya da 1988 dir. Biçilen de yulaf, demek ki orak istiyormuş. Eski günler... Sağ ön taraftaki elinde orakla dikilen Erdal, sağ arkada hasır şapkalı mavi gömlekli olan benim, benim önümdeki büyük hasır şapkalı olan da babam.  

Önceleri orakla biçilen ekinler sonraları orak makinalarıyla da biçilmeye başlandı. Biçilen ve “deste” halinde olan ekinler daha sonra tarlanın içinde uygun bir yere toplanır ve “patoz” vasıtasıyla  tane ile saman ayrılırdı. Bunun adı “harman dövmek” tir. Haziran ve Temmuz aylarında etraf gece gündüz traktör ve patoz sesinden geçilmez, patoz sayısı fazla olmadığından herkese sıra çabuk gelmezdi. Sıra geldiğinde de saati tam olarak ayarlamak çok zordu. Günün ortasında hava aşırı sıcak olduğundan sabah ya da akşamüzeri başlanırdı harmana genellikle. Kimi zaman uzun sürer, gün ışığı yetmezdi. Ay ışığı ve traktörün ışığında gece saat birlerde, kimi zaman sabaha karşı, saatlerce harman dövdüğümüz günleri hatırlıyorum.

Günümüzde ise, zaten az ekilen buğday, arpanın çok büyük bir bölümü biçerdöğerlerle hasat ediliyor. 

Daha eskilerde ise biçilen ekinlerin harman yerlerine taşınıp, “döven” lerle çatma dövüldüğünü ve rüzgarda yabalarla savrularak tane ve samanın ayrıldığı günleri de ucundan, köşesinden biraz hatırlarım. Harmanlar, harman yerinde dövülürlerdi. Dövülen harmanlar (ekinler) rüzgarda savrulacağı için harman yerlerinin devamlı rüzgar alan yerler olması gerekirdi. Harmanların içine toz, toprak, taş falan karışmaması gerekirdi. Tarlanın içi bunu sağlamaya uygun olmadığından, biçilmiş olan ekinler harman yerlerine taşınırlardı. Harman yerleri, sürülmezdi. Bol, düzgün ve sık çimenli bu yerler, çimenlerin kurumasıyla sert ama halıya benzer temiz bir zemin oluştururlardı. Çocukluğumuzda futbol oynamaya en müsait yerler olan buralar asıl olarak hasattaki işlevleri nedeniyle önemliydiler. Şimdi hiç harman yeri kalmadı. Kalmasının bir anlamı da yok aslında ama yine de bir iki tane kalsaydı keşke diyorum… 

Web sitemdeki bu yazının daha genişini okumak isterseniz tıklayabilirsiniz.

22 Nisan 2015 Çarşamba

Feromon Yayıcılarla Çiftleşmeyi Engelleme Tekniğiyle (Lobesia botrana) Salkım Güvesinde Biyoteknik Mücadele

Geçen yıl bağda salkım güvesi mücadelesinde feromon yayıcılar kullanmak istemiş ama yayıcıları almakta geç kaldığımız için bunu hayata geçir(e)memiştik ve sadece konuşmada kalmıştı. Bu yıl vaktinde aldık ve geçtiğimiz hafta içerisinde yayıcıları bağa astık...

Bağlara musallat olan hastalık ve zararlılardan külleme, salkım güvesi, mildiyö ve ölü kol ile başarılı bir şekilde mücadele edildiği taktirde hastalık ve zararlıların en önemlileri bertaraf edilmiş sayılabilir.

Salkım güvesi (Lobesia botrana) ile mücadele ilaçlama ile yapılacaksa, ilaçlama dönemlerini tespit etmek için, Tahmin-Uyarı sisteminden yararlanılmalıdır. Tahmin-uyarı istasyonlarının hitap ettiği bağ alanı içerisinde, ilk yumurta ve ilk larva çıkışı saptanır ve bağda ilaçlama yapılması gereken zaman tespit edilir. Tahmin-uyarı için eşeysel çekici tuzaklar kullanılır.

Feromon Yayıcılarla Çiftleşmeyi Engelleme Tekniğiyle (Lobesia botrana) Salkım Güvesinde Biyoteknik Mücadele kullanılan feromon yayıcılar yukarıdaki fotoğraftaki gibi, doğrudan güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde yerden yaklaşık 1 m. yüksekteki dala (uygulama 1-2 m yüksekliğe olabilir), fazla sıkılmadan gevşek bir şekilde dolanırlar. Güneşe maruz kalan demir teller üzerine uygulama yapılmamalıdır. Etkisi en az 150 gün süren (150 gün koku yaymaya devam eden), Çiftleşmeyi engelleyen feromon tuzaklarla, yılda bir kez uygulama ile sezon boyu kontrol ve aynı zamanda çevreci, güvenli ve ilaçsız bir çözüm sağlanmış olur... En yaygın olarak kullanılan feromon yayıcılar; SUMI AGRO İsonet L ve BASF Rak 2 Pro 


Bunun yanısıra, salkım güvesi larvalarının faaliyeti için sıcaklık ve orantılı nem bakımından asmanın iç ve alt kısımları daha uygun olduğu için asmayı askıya almak, budama ve aralamayı asmanın iç kısmını havadar tutacak şekilde yapmak, bağı otlu bırakmamak, kış temizliğine önem vermek gibi kültürel önlemler zararlının faaliyetini azaltmak ve yapılan mücadelede başarı sağlamak bakımından yararlıdır. Bu kültürel tedbirler aynı zamanda mantari hastalıklarla mücadele için de çok önemlidirler.

Evet, bu arkadaşlar da bizim uygulayıcılar :) Bağcı birader Erdal ve eşi Nadire.

NOT : Kırmızı yazılar bağlantıdır, bakmak için üzerine tıklayınız.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Bağ Entegre Mücadele Teknik Talimatından Salkım Güvesi ve Mücadelesi hakkında geniş bilgi edinebilirsiniz...  
SALKIM GÜVESİ (Lobesia botrana)Tanımı ve Yaşayışı :
● Erginlerin kanat açıklığı 10-12 mm, boyu 6 mm kadardır. Olgun larva ise 9-10 mm boyundadır. Larvanın vücut rengi genellikle sarımsı yeşildir. İlkbaharda uygun orantılı nem ve sıcaklıkta kelebekler görülür. Dişiler yumurtalarını çiçek tomurcuklarına, çiçeklere ve çiçek saplarına, koruk ve meyvelere bırakır. Yeni çıkan larva bir süre dolaştıktan sonra çiçek kılıflarını delip, tomurcuk veya çiçek içine girer ve beslenir. 2. döl larvaları korukta, 3. döl larvaları da bağın olgun üzüm döneminde zararlı olurlar. Genellikle 3 döl verir.

Zarar Şekli :
● Tomurcuk ve çiçek devresinde; larva, tomurcuk ve çiçek içinde beslenir ve bu anda salgıladığı ipliklerle tomurcuk ve çiçekleri birbirine bağlayarak çilkimleri küme haline getirir. Zarara uğrayan tomurcuk ve çiçekler dökülür. Seyrek taneli salkımlar oluşur. Koruk ve olgunlaşma döneminde larva tanenin içinde beslenir. Bu beslenme bir tane içinde olmayıp, birden fazla tanede larvanın yer değiştirmesiyle olur. Olgun tanede beslenmede yer değiştirme daha sık olduğundan bir larvanın zarar verdiği tane sayısı bu devrede daha fazladır. Ayrıca olgun tanelerden akan şekerli su saprofit mantarların çoğalmasına da neden olur ve meydana gelen zarar kolaylıkla görülür. Zarar görmüş üzümlerdenyapılan şarapların kalitesi düşük olur.

Zararlı olduğu bitkiler :
● Esas konukçusu asmadır. Defne, orman asması, hünnap, böğürtlen konukçuları arasındadır.
Mücadele Yöntemleri :
Kültürel Önlemler :
● Salkım güvesi larvalarının faaliyeti için sıcaklık ve orantılı nem bakımından asmanın iç ve alt kısımları daha uygundur. Bu nedenle asmayı askıya almak, budama ve aralamayı asmanın iç kısmını havadar tutacak şekilde yapmak, bağı otlu bırakmamak, kış temizliğine önem vermek zararlının faaliyetini azaltmak bakımından yararlıdır.

Biyoteknik Mücadele (Çiftleşmeyi Engelleme Tekniği) :
● Çiftleşmeyi engelleme tekniği, dişi böceklerin çiftleşme çağrısı olarak salgıladığı feromonun yapay olarak üretilip yayıcılarla belirli bir alana dağıtılması sonucu yoğun bir koku bulutu oluşturulması ve böylelikle erkeklerin dişilere çiftleşme amacıyla ulaşmasının engellenmesi olarak tanımlanabilir. Bu yöntemin uygulanacağı bağ ya da bağ topluluğu geleneksel bağların ortasında kalıyor ise en az 16 ha, köşesinde kalıyor ise en az 12 ha büyüklüğünde olmalıdır. Birinci dölün ilk kelebekleri eşeysel çekici tuzaklarda yakalanınca her biri 172 mg feromon içeren Isonet-L yayıcıları, sıra arasının ortalama 3 m olduğu bağlarda; bağın içerisine sıra üzerinde 6.5-7 m de bir (1 yayıcı/21-22 m²), kenarlarda 2 m’ de bir sürgünlere asılmalıdır. Bu yöntem, Isonet-Lyayıcıları ile 600-650 adet/ha olacak şekilde uygulanabilir. Kenar uygulaması ve ağaçlar dahil hektara 750 adet’ten fazla yayıcı asılmamalıdır. Yayıcılar asılırken; bağda yapraklanma arttığında bu yayıcıların gölgede kalacak olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca, bağın içinde veya kenarında eğer ağaçlar varsa, olası çiftleşmeleri engellemek için her ağacın dallarına çepeçevre 2 m’ de bir, yerden 2 m yüksekliğe yayıcı asılmalıdır. Uygulama alanına 80 m’den daha yakın bir mesafede başka bir geleneksel bağ varsa, o bağ da 30 m derinliğinde 21-22 m²de bir yayıcı asılarak tampon uygulaması yapılmalıdır. Yanyana birden fazla bağda uygulama yapılması durumunda; iki bağın arası 5 m den az ise aralarındaki kenar sıralara 2 m de bir yayıcı asmaya gerek yoktur.Mesafe 5-10 m arasında ise iki bağın arasındaki kenar sıralara 5 m de bir yayıcı asılmalıdır. Salkım güvesi’ nin 1. dölüne ait bulaşma oranı %5’in üzerinde ise ÇE yöntemi ile birlikte yararlıların da desteklenip korunması için 1. döle karşı biyolojik bir preparat kullanılarak başlangıç popülasyonu düşürülmelidir.

Kimyasal Mücadele :
● Salkım güvesi ilaçlama zamanına karar vermede Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri tarafından yürütülen Tahmin-Uyarı Sistemi’nden yararlanılmaktadır. Buna göre Tahmin-Uyarı istasyonlarının hitap ettiği bağ alanı içerisinde beklenen ilk yumurta ve ilk larva çıkışı Tarım Kuruluşları tarafından saptanır ve üreticinin bağda ilaçlama yapması gereken günler ilan edilir. İlaçlamada düşük basınçlı sırt veya motorlu pülverizatör kullanılır. Kullanılan ilaçların özellikle salkımları kaplayacak şekilde uygulanmasına özen gösterilmelidir.

8 Nisan 2015 Çarşamba

Garova'da Bahar Ve Toprak İşleme Zamanı

Kıştı, soğuktu, hatta en soğuk günlerde bazı sabahlar açıktaki suların buz tuttuğu günlerdi derken, budamaydı derken, bahara geldik... Havalar ısınıyor, doğa uyanıyor. Her yer çiçek çiçek... Yapraklanan, çiçeklenen ağaçlardaki arıların kanat seslerinin oluşturduğu uğultular inanılmaz... Kuşlarsa ayrı bir alem. Onların cıvıltılı senfonileri olmadan bahar mı olur...



Bağda yeni sezonun işleri budamayla başlıyor. Ve budamaya bir başladık mı gerisi çok çabuk geliyor. Ben hep, "budamaya başladık ya, hasat da geldi sayılır" diyorum. Çünkü, budama, hemen ardından Bordo bulamacı verilmesi, kırılan direklerin tamiri, tellerin gerdirilmesi, derken zaman çabuk geçiyor. İşte şimdi toprak işlemeye geldik. Hele filizlenme başladıktan sonra, yok oburların alınması, fazla sürgünlerin alınmasıydı, sürgünlerin tellere bağlanmasıydı, yeşil budamaydı derken zaman daha da çabuk geçiyor...

Önce bağ pulluğu ile başlıyoruz toprak işlemeye. Ve bu işleri de Erdal yapıyor. Geçen yıllardaki yazılarda da yazdığım gibi, bağda bizim toprak işleme yöntemimiz bu şekilde. Başka alet-makina ve yöntemler de kullanılabilir tabi ki... Mesela sıra araları, bağda toprak işlemede en çok kullanılan makinalardan birisi olan rotovatörle (çapa makinası) işlenebilir, sıra araları dar olan bağlarda daha küçük çapa makinaları kullanılabilir, çok yamaç ve teraslı bağlarda daha başka şekilde yapılır, Fransa'dan bu örneklerde olduğu gibi, hayvanlarla (at) çekilen pullukla işleme yapılabilir, vs. vs...

Hava güzel... Bağ güzel... Bağda olmak çok güzel... Seviyorum ülen burayı. Her yer papatya. Etrafı kaplayan kokuları ayrı bir güzel, varlıkları ayrı bir güzel... Ama bu yıllık bu kadar, buraya kadar sevgili papatyalar, müsaadenizle bizim toprağı işlememiz gerekiyor. Seneye tekrar görüşmek üzere... Bağımıza kattığınız, ömrümüze kattığınız güzellikler için çok teşekkürler...  

10 Ocak 2015 Cumartesi

Bodrum Buz Tuttu

Geçen kış pek soğuk olmamıştı. Ilıman bir kış geçirmiştik. Bu kışın şimdiye kadar olan bölümü de, biz bunu çok doğru bulmasak ve istemesek de, ılıman geçiyordu. Ta ki geçen haftaya kadar. Geçtiğimiz hafta içinde epeyce soğuk günler yaşadık. Garova'da sıcaklık -7 lere kadar düştü. Ondan önceki yıllarda da soğuk geçen kış mevsimleri olmuştu. Tabi burada "soğuk geçen" derken, kış mevsimi için daha düşük bir ortalama sıcaklıktır bahsedilen. 2004'de soğuk olmuş kar yağmıştı mesela, o da böyle değildi, bu kadar da soğuk değildi. Geçtiğimiz hafta olan biraz farklıydı. Açıktaki sular, güneş görmeyen ya da az gören yerlerdeki sular dondu ve 3 gün, hatta bazı yerlerde 4 gün çözülmedi... En çok zarar gören de çiçekler oldu. Bizim ve çoğu kimsenin evinin bahçesinde çiçek kalmadı nerdeyse...



Bu fotoğraf, 4 km uzağımızda Çiftlik mahallesinde Hulusi (Gönül) abinin orada bu sabah çekilmiş bir fotoğraf. Bahçedeki çeşmenin borusu patlayınca akan sular işte böyle donmuş. Ama güzel donmuşlar. Eğer donacaksan böyle donacaksın, biraz estetik olacak.... 

Bağlar açısından, budama öncesinde böyle soğuk bir kaç gün görmeleri iyi oldu...