Yaklaşık bir buçuk ay kadar önce (18.10.2014), bir Pazar günü öğleye doğru, bahçeye çıktığımda Kale Dağından atlayan yamaç paraşütçülerini görmüştüm. Hava da güzeldi. Cevat (Karaman) abiyi aramış ve "hadi, işin yoksa Kale Dağına çıkalım mı?" demiştim. O da "tamam" demişti. Kısa bir süre sonra beni almaya geldi ve hergün eteklerinde olduğumuz dağın tepesine doğru yola çıktık...
Kale Dağı,
Yalıçiftlik tarafıyla,
Karaova tarafını ayıran bu yörenin en yüksek dağı. Yüksekliği 530 m civarında. Gökova Körfezini, Güvercinlik Körfezi ve Didim tarafını, Bodrum Akyarlar tarafını gören etrafa hakim bir nokta. Bu yüzden üzerinde "yangın gözetleme kulesi" var. Dağ aynı zamanda antik bir yerleşim yerine de ev sahipliği yapıyor. Zirvenin Doğu ucunda Bodrum yarımadasının en eski halklarından olan
Lelegler'in kenti
Theangela var. Belki de bu dağın adına, buradaki kuru duvar olarak yapılmış olan kentin dış sur duvarlarından dolayı Kale Dağı denilmiştir...
Bu dağa en son 2013 Nisan ayında çıkmıştım. En son yürüyerek ise sanırım 1997'lerde falandır. Hemen köyün üst taraflarına şöyle bir dolaşıp geleyim diye çıkmış, üstelik de hiç kimseye haber vermeden ve yolu uzattıkça uzatmış en sonunda da kendimi Kale Dağının tepesinde bulmuştum. İnerken de herkesin kullandığı patika ve yollardan değil, en dik yerden inmeye kalkmış ve çok zorlanmıştım. Eğer oralarda düşüp ayağımı falan kırsaydım, başıma bir kaza gelseydi, kimsenin beni aramayı akıl edemeyeceği yerlerdi. Bunlardan konuştuk, günlük olağan sohbetimizi yaptık Cevat abiyle. Bağlarımızı uzaktan seyrederek birer kadeh de şarap içtik...
Etraf, doğa o kadar güzel ki... Neler yok neler... Mersinler, Ada çayları, kekikler, pürenler, çöğür armutları (ahlat), sandal ağaçları, defne... Ve tabi, bizim burada "çilek" dediğimiz, ama başka yerlerde "koca yemiş" denilen, kırmızı dağ çilekleri. O kadar güzel görünüyorlar ki. Dağ çileğini pek sevmem aslında, fazla çekirdekli geliyor bana. Bir iki tane yerim, o kadar. Onların orada olmaları çok güzel... Ve, bizim için belki çok fazla değerli değiller ama, dağdaki hayvanların beslenmeleri için çok önemliler...
Oralarda yürüyerek dolaşmak tabiki çok güzel olurdu, ama benim için bu söz konusu olamayacağından, gidebildiğimiz yerlere kadar arabayla gittik. Sonra, etrafı seyrederek, Yalıçiftlik'e, deniz kenarına doğru yavaş yavaş aşağı inerken,"buraları yürüyerek gezmeli, sandallara, mersinlere, kekiklere, dağ çileklerine dokunarak yol almalı..." demiştik.
Bu arada, biz Kale Dağının adına kısaca "Kale" deriz. Konuşma dilinde, biraz daha bize uyar ve "Gale" olur... Dün öğle saatlerinde
Cevat abi aradı, "beni görebiliyor musun yukarıda" dedi. Hemen anladım, Gale'de idi. Cevat abi, yürüyüş geçmişi olan bir kişi. Sırt çantasını hazırlamış ve köpeği Cango'ya da "hadi" demiş. Zaten Cango'nun canına minnet... Buralarda çok güzel yürüyüş güzergahları var. Dün, 12 km ve yaklaşık 500 m tırmanış içeren yürüyüşe çıkmışlar. Aradığında, "fotoğraf çekmeyi ihmal etme" demiştim, o daha iyisini yapmış, yukarıdaki güzel videoyu hazırlamış. Çok severek ve daha önceden bildiğim o yollarda sanki ben de yürüyormuşum gibi hissederek izledim...
Bu da, yazdan kalma bir günde, yaklaşık bir buçuk ay önceki, Kale Dağı gezimizin selfiesi :)